Hayvan

  Tanri'daki ve Icimizdeki Hayvansallik - Asli Kizikli

 

Fremenler onu Doga Sembolu; ozel gorevi, siddet gucleri olarak goruyorlar. Basrahibelerin Basrahibesi. Erkeklik guclerini arttirmasi ya da corak olani verimli kilmasi talepleriyle ona basvuran hacilara gore, o bir anti-mentattir. Insanoglunun gizemli olan icin duydugu o guclu arzuyla beslenir. "Analiktik"in sinirlari oldugunun canli kanitidir. Nihai gerilimi temsil eder. O, bakire-fahisedir: kurnaz, adi ve zalimdir, kaprisleri bir coriolis firtinasi kadar tahrip edicidir.

-Hancerin Azizesi Alia-

Irulan Raporu'ndan alindigi haliyle*

 

Alabildigine siradan bir yasami farkinda olmadan pay ediyorlardi. Cam bir labirentin icerisindeki davetlilerden herhangi ikisi. Kahramanlarin adlarini siz secin.

Kadin- Gelmislerdi, bu kadari da, boylesi de fazlaydi artik. Annesinin evinde ne kadar da rahatti oysa ki. Klozeti sirtlanmisken bunlari soyleniyordu. Su tesisatin yol actigi temizligi her gun yapmaktan yorulmustu. Gecenin bir saati, bir goren olsa ne dusunurdu, diye gecirdi icinden. Yaraticiliginin en ust sinirlarinda dolasan kufurleri savurup durdu saga sola, tabi saatin gerektirdigi ses ayarlamasiyla. Eve geri dondugunde baska sinir bozucu bir is daha bekliyordu onu. Biriken bira kutulari evi adeta 'cop ev' sifatina uygun konumuma getirmisti. Bu sefer onlari torbalamaya basladi ve bu is ona hic bitmeyecekmis gibi geldi. Kaptigi gibi torbalari, copun yolunu tuttu tekrar. Uc sayilik bir atisin yerini tutabilecek kadar iyiydi atisi, fosur fosur sigara icen birine gore de, iyiydi merdivenlerden tirmanisi. Kisa ama keyifli bir uykunun onu bekledigi dusuncesiyle penceresinden disari bakti. Moda ne kadar da guzeldi, ozellikle klozet ve bira kutulari fonu altinda. Iki sigara daha icti, televizyonda fillerin ciftlesmesini yarim saat kadar hayranlikla izleyip, programin esliginde huzurlu bir uykuya daldi.

Adam-Uzun uzun inceledi kendisini, dusun altinda. Fiskiyenin oynadigi oyun karsisinda, kahkalarini tutamadi. Fiskiyeyi uzaklastirdikca kuculen ve anlamsiz ifadeler takinan gogsune, yakinlastikca pisi baliklarini andiran yuzune gulmekten, az kalsin kafa ustu cakiliyordu kuvete. "Bana bir opucuk ver" dedi, fiskiyeyi adeta yutarcasina. Bornozuna sarindi ve yarin gece bulusacagi sevgilisini dusundu. Icinden bir ses her seyin yarin gece farkli olmasi gerektigini soyluyordu, hep boyle dusundugunun farkinda olmadan. Keyif icinde giyindi, yuzunu inceledi. Ne kadar da dayanilmazdi, en guc kadini bile bastan cikarabilecek nitelikte delici bakislara, adeleli bir vucuda sahipti ,bir kadinin elleri kadar guzeldi elleri. Kendini oven bakislari, yerini bos bakislara birakti ve televizyondaki fillerle ilgili belgesele dayanamayarak televizyonu kapatip, uykuya daldi.

Kadin-Garip bir gurultu ve korkuyla uyandi. Sesi anlamlandirmaya ugrasiyordu ama bosunaydi. Nasil boyle bir ses cikartilabilir, nereden boyle bir ses gelebilirdi ki? Yataktan firladigi gibi pencereye yoneldi. Iki genc cocugu algiladi once. Sonra birinin elinde kancaya benzetilmeye calisilmis metal parcasiyla copten tek tek bira kutularini cikarttigini, digerinin ayagiyla en duz hale getirene kadar kutulari ezdigini gordu. Cocuklarin yuzlerindeki ifadeye daha da cok sasirdi. Ufak capli bira kutusu hukumdarligina, altin madeni bulmuscasina bakiyorlardi. Kendini tutamayip, gurultulu bir kahkaka atti, uykudan kendi kendini uyandirabilecegi en korkunc yontemi bul deseler, belki bu vesileyle iyi bir polisiye roman yazari bile olabilirdi ama bunu asla kurgulayamazdi. "Canim, yavas olsaniza biraz" diye asagiya seslendi ama cocuklar sozlerini havada asili biraktilar. Bakti ki olmayacak, ne kadar surer bu islem diye dusunup dehsete kapildi, hemen ardindan da evine son iki aydir kimseyi sokmadigi dusunulurse, bu kutularin hepsini kendinin bosaltmis olmasi ona korku dolu birkac dakika yasatti. Bir sigara yakti ve gurultunun kesilmesini bekledi; ama nafile. Sonra aniden bir sesle yerinden firladi, pencereye kostu tekrar. Alt komsusu Hurriyet'ten emekli, nezih Moda halkinin imajina ve yasayisina en iyi sekilde ayak uydurmus Feridun Bey cizgili mavi pijamalarinin icinde titreyen vucudunun esliginde, nezih Moda halkinin imajina hic de uymayan bir bicimde elinde sopayla sokaga firlamisti. Cocuklari kovaladiktan sonra yukari oyle bir bakis firlatti ki, kadin ona en masum yuz ifadesiyle, haftasonlari ailemle piknige gidiyorum, bakireyim, agzima icki koymuyorum bakisi firlatmak zorunda kaldi. Ama adam hem Turk erkeginin rontgenciligine, hem de Turk kadininin merakliligina sahipti ve kadina geri bakisiyla, adeta "yemezler" baslikli bir mail yollamis gibiydi. Her seyin zaten ne kadar rafine oldugunu dusundu ve hayvansal durtulerin, hayvanlardan ote insanlari ne kadar iyi yonettigini, insana ne kadar da yakistigini.

Adam- Kahramanlari ya kadindi ya da yazdiklari ucuncu tekil sahsi anlatirdi; kendisini anlattigini sanmalarindan korku duyuyordu, bu korku kanina ne zaman karismisti, bilemiyordu. Yazilara inanmamayi cok olmamisti ogreneli. Bu ogrenim ona, yazilarinda kendi olamamayi getirmisti, belki. (Hos, hangi yazim bir sinirda kurmacadan ote degil ki?) 'Ne kadar berbat bir gun' diye dusundu, nasil olmasi gerektigini ve istedigini hic bilemeden.

Kadin-Bir cesetin cesetle sevismesi, ete et, kana kan... Boynuna gecen keskin disleri hissetti, aceleci ve alabildigine siradan elli iki saniye birbirini kovaladiktan sonra, filleri gecirdi aklindan. Seksin alabildigine hayvansal bir durtu oldugunu dusundu. Agzini acip konusacakmis gibi oldu ama sustu.

Adam-Bir aslan gibi goruyordu bundan bir saat oncesine kadar kendini, simdi ise en ucuz pornolardan firlamis bir vucut goruyordu, onu saran iki bacagin arasinda. Harkonnen'leri dusundu. Insandan ote bir tur, ama hic de hayvansal olamayan Vladimir Harkonnen'i igrenc buldugu kadar tiksindi kendinden ve onu saran iki bacaktan. Sonra Herbert'in onun kahramanligina neden birinci kitapta son verdigini dusunmeye basladi. Su siralar bilimkurgu ile ilgili hazirladigi dosya iyice bozmustu sagligini. Bir anda suspansiyonlarin aracililgiyla hareket ve nefes bulan vucut, bir turlu doyuramadigi mide, tum mekani kapladi. En ucuz pornodan ithal, doyumsuz bir penis onunla otuzluk bir vurus yasayabilir, masallardan firlamis acgozlu mide, onu bir ciripida goturebilirdi, sonra da her seyin dus oldugunu varsaydiran, 'an-lik olum'un kollarindan kurtuldugunun ayrimina varamayan bir ses tonuyla soyle diyebilirdi: "Ohhh..." Kendisini kendisinin goturmesi ve yemesi. Daha kotusu ne kadar daha hayvansal olabilirdi ki? Dun gece televizyonda izledigi belgesel geldi aklina, erkek filin durusu, degisen ses tonlari, ... Bir sey soyleyecekmis gibi oldu ama gozlerini kapatmayi tercih etti.

Dedigim gibi, alabildigine siradan bir yasami farkinda olmadan pay ediyorlardi. Gudusel ve hayvansal bir gidisatti onlarinkisi ve aslinda hepimizinkisi. En farklisi, ne kadar daha farkli olabilirdi ki? Oyundaki belli sozler ve cok fazla icten bir davranisa maruz kalmadikca bozulmayan, anlamakla anlamamak arasinda diz cokmus kurallar. Bilinmezligin icinde bilinmezliklerle basa donen bir oyun bu. Oyunun oyunu sinemaya, fotografa, muzige, dansa dokulebilir, oynanabilir ama oyun bilinmez. Son sozu soyleyebilmek ya da herhangi bir alana varmak zor, cunku nemli bir tuzluk gibi beynim. Milyarlarca hayvansal durtu'yuz', labirentlere fareleri hapsedip, gozlemleyip, asil farelerin kendim'iz' oldugunu bilmeden. Occam'in usturasi bileklerime tehditk�r bir figur ilistirdi. Ve Tanri en hayvansalimizi yaratip, tahtindan coktan indi

Kadinla adama geri donmek gerekirse geceyi her zamanki sozlerle noktalayip, Occam'in usturasinin birazdan birakacagi keskin figurden bihaber uykuya daldilar.

-Seni seviyorum bebegim.

-Ben de seni seviyorum. ( Hangisini, hangisinin soylediginin bir onemi olmasa gerek.)

 

 

Hosted by www.Geocities.ws

1