Hayvan

  Ayi - Ergun Kocabiyik

 

".... Insan gercekte hayvanin ne oldugunu anlamis degildir. Tum bilim dallarinin onunde ve otesinde, insan kendini koken olarak hayvandan gelmis bir yaratik olarak gormekte, ancak hayvan duzeyini tumuyle astigindan emin olamamaktadir. Hayvan bize onunla h�l� gizemli bir iletisim icinde olacak kadar yakindir."

Jos� Ortega y Gaset

 

"Hayvan, insanin bir parcasi degil midir?"

Mevl�na Celaleddin Rumi

 

"Hayvan, onume, beni ceken ve bana yabanci olmayan bir derinlik acar. Bu derinligi bir anlamda taniyorum: Bu, benim derinligimdir."

Georges Bataille

 

I. Ayiyi Yemek

Av ekonomisine dayali kulturlerin geleneklerinde, hayvan hem bir besindir hem de bir ruh. Bir Eskimo, bu anlayisi, Kuzey Kutbu'nun kasifi Knud Rasmussen'e aciklarken, yasamin en buyuk tehlikesinin, insan besininin butunuyle ruhlardan geldigi gerceginde yattigini soylemisti; oldurup yemek zorunda kaldigimiz hayvanlar, bedenleriyle birlikte yok olup gitmeyen bir ruha sahiptiler ve bedenleri alindigi icin ruhlarin yatistirilmalari gerekiyordu; aksi halde bizden oc alirlardi.(1)

Hayvanlarin totemler olarak islev tasidiklari Kuzey Avrasya ve Kuzey Amerika'da yasamin sert kosullari, hayvanlarin avlanmasini gerekli kilar ve bu nedenle av ritleri dinsel uygulamanin temel bir parcasidir. Ancak diger yandan ayi, daima ozel bir korku hatta saygi uyandirmistir. Ornegin, boz ayi olusu, bir Tlingit obasina getirildiginde, basi eve goturulur ve kartal tuyleri ve kirmizi boya ile suslenir. Onunla sanki bir insanmis gibi konusulur, boylece ayinin ruhunun ya da arkadaslarinin avcidan intikam almasi engellenmeye calisilir. Aynular, dagda yabani bir ayi oldurduklerinde onu saygiyla eve tasirlar. Evin ortasindaki atesi bekleyen ates tanricasinin, ayi tanriyi konuk ettigi kabul edilir; butun gece ates basinda oturup konusurlar. Tanrilar gevezelik ederken onlari eglendirmek icin insanlar sarki soylerler ve ertesi gun ayiyi pisirip zevkle yerler. Ayinin basina sungular verilir ve bas saygin bir yere yerlestirilirken, ilahi varlik torenle dagdaki evine ugurlanir.

Dogu Sibiryali bir Tunguz halki olan Gilyaklar arasinda da ayi, dinsel torenlerde bas yeri tutar. Yasli bir disi ayi vurulur ve yavrusu buyutulur. Ayi yeteri kadar irilesince kafesinden cikarilir ve koyun icinde dolastirilir. Once nehir kiyisina goturulur; bunun ailelere bol balik saglayacagina inanilir. Daha sonra koydeki her evin icine sokulur, buralarda kendisine yiyecekler sunulur. Sonunda bir kaziga baglanir ve oklanarak oldurulur. Basi kesilir ve suslenerek solenin hazirlandigi masanin uzerine konur. Burada ayidan ozur dilenir ve ona tapilir. Bundan sonra eti kizartilip yenir. Yemegin ardindan sarkilar soylenir, ayilar gibi, siralar halinde kadinli erkekli dans edilir.

Gilyaklarin, ayiyi, kutsamasi icin ev ev dolastirmalari toresi; (bu 'ayi oynaticiligi'nin kokeni de olabilir mi acaba?) ya da Beyaz Ruslar arasinda koye ayi inmesinin sans getirecegine inanilmasi ve evlerin icindeki masalarin uzerine ayilar icin bal, peynir ve tereyagi konmasi veya Bulgaristan'da ayinin eve girmesi icin cezbedilmesi ve evin ikonlarin asili oldugu bas kosesine yani tarihoncesi donemlerde evlerin sunaklarinin bulundugu kutsal koseye oturtulmasi ve yiyecekleri yemesi durumunda bunun buyuk bir sans ve bereket isareti sayilmasi gibi inanclar, Avrupa'daki, yeniden canlanan doganin taze guclerinden herkes payini alabilsin diye bir Mayis-agacinin ya da agac-ruhunun temsilcisi olan bir kisinin baharda kapi kapi dolastirilmasi toresiyle kosutluk tasir. Ayi bir yandan rituel bir solende yenirken bir yandan da besin kaynaklarinin bereketini artirmasi beklentisi yaratir; paradoksal bir bicimde tuketilmesinin bereketi de kiskirtacagina inanilir.

Ne var ki yabanil, oldurmek icin oldurmez hicbir zaman. Zorunluluk disinda oldurmesi durumunda, oldurulen hayvanin ocunun kanli bir sekilde alinacagina inanir. Kurbanlarini ve onlarin yakinlarini yatistirmak icin buyuk bir caba sarf eder. Kurbani oldururken, ona duydugu saygiyi kanitlamaya calisir; onu oldurmek zorunda oldugu icin ozurler diler. Olumu korkunc yanlarindan arindirarak kurbanlarini kaderlerine razi etmeye calisir. Ornegin Kamcatkalilar, bir ayi vurup etiyle ziyafet cektikten sonra, ayinin olumundeki sucu Ruslarin uzerine atar ve hayvani onlardan oc almaya cagirirlardi. Ayrica ayidan, kendisine ne kadar iyi davranildigini, oteki ayilarin da korkmadan gelebileceklerini onlara soylemesini isterlerdi. Ostiaklar da benzer bir gelenege sahiptiler; bir ayi avlayip oldurduklerinde basini kesip bir agaca asarlar sonra cevresinde toplanip dinsel saygi borclarini oderler, en sonunda da aglayarak, sucu Ruslara atarlardi. Finler, oldurulen bir ayiyi, kendilerinin oldurmedigine, bir agactan dustugune inandirmaya calisirlardi. Otawa kabilesinde Ayi klanindan erkekler bir ayi oldurduklerinde etinden bir ziyafet cekerler ve ona soyle seslenirlerdi: "Seni oldurduk diye bize kin baglama. Akillisin sen; goruyorsun, cocuklarimiz ac. Onlar seni seviyorlar ve vucutlarinin icine almak istiyorlar seni. Bir baskanin cocuklari tarafindan yenmek onurlu bir sey degil mi?"

 

II. Ayiyi Avlamak

Ayinin ruhunun torensel yatistirilmasi ve ayinin bilgisinin elde edilmesi, toplulugun marjinal bir temsilcisi olan saman tarafindan yapilir; cunku toplulugun diger uyelerinden farkli olarak, onun hayvanlarla arasinda ozel bir 'bag' oldugu dusunulmustur. Kendisini hayvanla metafizik olarak ozdes sayan saman, kendisiyle hayvan dogasi arasinda kokensel bir birlik kabul etmistir.

Samanin tinsel yolculugu, olagan dunyadan ayrilmayi gerektirir. Yeniyetme, olumle burun buruna gelmenin yarattigi bir bunalimla dunyadan kopar ve bilinmeyenin derinligine dogru yonelir.Boylece alisik oldugu gorme ve davranis bicimleri eriyip yok olur ve goru �lemlerinin kapilari aralanir. Bu deneyim ona erk kazandiracaktir. Bu erk ona hayvan tanrilar tarafindan verilir.

Kuzeydogu Sibirya'daki Koryaklar, Gilyaklar, Tlingitler arasinda ayi eristirici bir hayvandir. Kuzey Kaliforniya'nin Pomo Kizilderilileri, yeni yetmeleri, onlari 'oldurup pencesiyle sirtlarina bir delik acan' Boz Ayiyla eristirirler. Pueblo Kizilderililerinin yeralti tapinaklarinda (kiva) 'ayi' isminde bir ayin ocagi vardi. Sibirya Yakutlari ayinin her seyi bildigine inanirlardi: 'O her seyi hatirlar, hicbir seyi unutmaz'.

Bir 'giris' olarak islev goren ayi vajinasinin carpici simgeciligi, bir eristirme hayvani olarak ayinin rolunu gosterir. Kapi bir durumdan baska bir duruma gecis surecini simgeler. Boyle gecitler dogumla iliskilidir ve ayi yeni hayata baslamasinda insana yol gosteren bir arabulucudur. Insan toplumlarinda olum ve yeniden dogumun bir modeli olarak islev gormesinde kis uykusuna yatmasinin da buyuk etkisi olsa gerektir. Ilkbaharda, kis uykusuna yattigi magaradan yeni dogmus yavrusuyla birlikte cikmasi etkileyici bir imgedir. Bu yuzden de dirilme; yeni hayat ve dolayisiyla eristirme ayini ve gecis ayinleriyle bir arada dusunulmustur.

Cherokee Kizilderililerinin anlattiklari asagidaki ayi-adam miti, samanin hayvanla olan ozel bagini ve onun tarafindan eristirilmesini anlatmaktadir:

Bir adam bir ayi vurmak uzere daglara dogru yola koyulmus. Sonunda bir ayi gormus ve okuyla onu vurmus. Ayi aciyla oldugu yerde donmus ve bagira bagira calilari yararak ormana dogru kacmaya baslamis. Avci ardindan pes pese ok atarak ayiyi kovalamis; ama yarali ayi kolay kolay devrilecek gibi degilmis.

Sonunda ayi durmus ve avcinin attigi oklari bedeninden cekip cikarmis ve onlari adama uzatmis.

Ayi, "Bu oklar beni vurmaya yetmez" demis. "Beni olduremezsin." Avci anlamis ki, bu buyuyle korunan efsunlu bir ayi. "Gel yuvama gidelim, orada birlikte yasayalim" demis ayi.

Avci birden bire hayatindan endise duymaya baslamis, ama ayi onun bu endisesini anlayip "Hayir, hayir" demis. "Sana zarar vermeyecegim." Avci, bu buyulu ayiyla yasarsa, ne yiyecegi konusunda supheye dusmus. Ve ayi hemen demis ki: "Yemek icin bol besin olacak"

Boylece avci dogruca ayinin pesinden gitmis sonunda dagdaki bir inin onune gelmisler.

"Burasi yasadigim yer degil; ama burada bir kurultay yapilacak ve biz de onlarin ne yapacaklarini gormek icin bu kurultayi izlemeliyiz" demis ayi.

In, iceriye dogru ilerleyince cok genis bir magaraya aciliyormus. Cok sayida ayi, yasli ve genc ayilar, reng�renk ayilar orada toplanmis bulunuyormus. Ayilarin sefi buyuk beyaz bir ayiymis.

Avci ve ayi dostu bir koseye sikisip kurultayin baslamasini beklemisler; ama ayilar havayi koklamaya ve kotu bir kokudan yakinmaya baslamislar. Yakinmalari duyan sef ayi: "Nezaketsizlik etmeyin. O sadece aramiza katilmak isteyen bir yabanci. Onu rahat birakin" demis.

Kurultayin toplanmasi daglardaki yiyecek kitligiyla ilgiliymis; ama bazi ayilar kestane agaclarinin ve mese palamutlarinin bol oldugu yeni bir beslenme yeri bulmuslarmis; bunun uzerine ayilar sukran ve kutlama dansina baslamislar. Sonra ayilar sirayla magaradan cikmis ve yuvalarina gitmisler. Avci ve arkadasi ayi da oradan ayrilmislar ve sonunda baska bir ine gelmisler. Burasi ayinin yuvasiymis ve iceri girmisler.

Avcinin ac oldugunu bilen ayi midesini ovusturmus ve penceleri, zamanin durdugu soguk kis uykusu boyunca ayi ve avcinin yasamasina yetecek kadar yiyecekle, yabani mersinlerle, bogurtlenlerle ve mese palamutlariyla doluvermis.

Kis ilerledikce, adamin vucudundaki killar tipki ayininki gibi uzamis ve ayilarin �detlerini ogrenmis.

Bahar gelmis ve toprak isinmaya baslamis ve ayi demis ki: "Senin asagidaki halkin buyuk bir av icin daglara gelmeye hazirlaniyor. Bu magarayi bulacaklar ve beni oldurecekler. Giysimi alip goturecekler ve beni parca parca dograyacaklar. Korkma seni oldurmeyecekler. Seni alip evine goturecekler."

Aradan gunler gecip de toprak biraz daha isininca, ayi demis ki: "Bugun gelecekler. Kopekleri beni bulacak ve adamlar beni disariya surukleyecekler ve derimi yuzecekler ve beni kesip parcalayacaklar. Kanimin uzerini yapraklarla ort ve onlarla git emi. Ama beni alip gotururlerken geriye bak; orada bir sey goreceksin."

Dedigi gibi olmus, kopekler yaklasmislar ve havlamislar, adamlar magaranin icene ok atmislar, ayiyi oldurup onu disariya suruklemisler, derisini yuzup onu dorde bolmusler. Sonra baska bir ayi goreceklerini umarak magaraya girip bakmislar. Avci korkudan titremeye baslamis, ama adamlar, ayininkine benzer uzun bir kurk icindeki seyin bir yil once ortadan kaybolan avci oldugunu anlamislar. Onu kendileriyle birlikte eve donmeye cagirmislar.

Avci gitmeden once, ayi dostunun derisinin yuzulup bedeninin dograndigi yerdeki kan lekesinin uzerini yapraklarla kapatmis. Adamlarin pesinden uzgun bir sekilde yola koyulmus. Gitmeden once durup geriye donmus. Ayi yapraklarin altindan arka ayaklarinin uzerine kalkip genis omuzlarini silkelemis. Sonra aniden yere inip ormanin icinde gozden kaybolmus.(2)

Ayinin bu mitte hem bedeniyle hem de ruhuyla 'besleyici' olusu dikkat cekicidir: Bir hayvan-tanri, bir usta ve ilksel saman olan Ulu Ayi, bedeniyle avcilari odullendirirken, genc adami da insanla hayvan arasindaki iliskiyle ilgili sirlara eristirmektedir. Ogrendigi sirlarla insanlarin arasina donen comez saman, ustasinin ogrettigi yenilenme ayinlerini uygulayacaktir.

Ayi-adam mitinde de goruldugu gibi av, avcinin ava donustugu bir eristirme deneyimi olarak belirmektedir. Bu mit, ava, benzer bir simgesel anlam yukleyen Mevl�na'nin bir anlatisini hatirlatir. Ava cikan bir padisah bir ceylanin pesine duser ve onu kovalarken askerlerinden uzaklasir sonunda yorgunluktan kan ter icinde kalir. Kovalamacanin sonunda ceylan dile gelip avciya, "Tanri seni beni avlaman icin yaratmadi" der. Hayvanin konusmasi karsisinda hayretler icinde kalan padisah geri dondukten sonra tahtini birakir, aba giyip dervis olur. Ceylani avlamak istemis ama Tanri onu ceylanla avlamistir.(3)

Mitteki ayi, avcilarin pesinde oldugu bedeniyle insanlarin dunyasina aittir ve dissaldir, ama olduruldukten sonra ruhsal bir ayi olarak icsel bir hayvan oldugu anlasilir; iste bu onun tanrisal dogasidir. Ayidaki bu olaganustuluk ancak icsel bir bakisla, ayinin etiyle degil ruhuyla 'beslenmis' bir gonulle gorulebilir.

Samanin bakis acisi icinde doga her zaman kendisini asan bir seyi ifade eder; ornegin "Aynular icin dunya, insanlar ve tanrilarin birlikte yasadigi ve tanrilarin doga tarafindan temsil edildigi bir yerdir. Insanlar �lemi, varligini butunuyle tanrilara borcludur. Turler arasindaki iliski bir karsilikli bagimlilik iliskisidir. Yalnizca saman, hem bir insan hem de bir tanri gibi davranabilir. O halde saman, tanrilara uzanan bir kanal oldugu kadar turler arasi bir varliktir da. O boylece, farkli �lemlerin ic ice gecmesini saglar."(4) Aynu samanin dunya gorusu icinde, insandisi butun varliklara ve canlilara tanrilar (kami) olarak saygi gosterilir. Insanlarin dunyasinin tanrilarinkinden cok daha guzel oldugunu ve ilahlarin ziyaret etmek icin buraya geldiklerini dusunurler. Bu tur ziyaretlerinde tanrilar kilik degistirirler. Ayi da ziyaretci dag tanrisidir.(5)

Aynular, ruhunun kendilerinden oc almasindan korktuklari ayi icin olumu kolaylastirirken ayni seyi kendileri icin de yapmaktadirlar. Olum ve yasama doyamamis bir olu onlar icin korku vericidir ve hayvan ruhu veya insan ruhu arasinda herhangi bir ayrim yapmazlar. Ikisi de endise yaratir ve tanrilar dunyasina aittirler. Cenaze torenlerinde, oluye soyle seslenilmektedir: "Simdi sen tanri oldun. Bu dunyayi ozlemeden simdi tanrilarin dunyasina, atalarinin yasadigi yere gideceksin. Sana getirdigin armaganlardan dolayi tesekkur edecekler. Haydi simdi hemen git! Geriye donup bakmak icin durma! Dikkatli ol! Yolunu sasirma. Yasli Ates Tanricasi sana yol gosterecek. Ona guven, dikkatle git. ....Buradakileri ozleme. Onlar yasli Ates Tanricasinin gozetiminde iyi ve guvendeler. Eger onlari ozlersen oradaki insanlar sana guler. Bunu anlamalisin. Aptalca davranmamalisin."

Aynular, cenaze torenlerinde, ayinin musterih olarak ve geri donmemek uzere ruhlar �lemine gitmesini saglayan rituellerdekine kosut bir sekilde, tabut da kapidan cikarilmaz, evin yanlarindan biri sokulur ve yascilar donmeden tamir edilir. Boylece ruh nereden iceri girecegini bilemeyecektir; veya olenin evde hanimi varsa butun ev yakilir. Olen kadinsa mezara onu cezbedecek mucevherler, kupeler, mutfak bicaklari, tencereler, kepceler, dokuma tezg�hlari ve benzerleri, erkekse kiliclar, oklar ve sadaklar konulur. Gomme islemi veya adlandirildigi gibi 'firlatip atma' (osura) tamamlandiginda cenaze alayi mezari geri geri yuruyerek terk eder; olunun ruhunun kendilerini ele gecirmesine firsat vermezler. Erkekler kiliclarini, kadinlar sopalarini ileri geri sallayarak kendilerini savunurlar.

 

III. Ayiyla Akrabalik

Samanin evreninde insan, hayvan ve ruh birbirlerinin yansimalaridirlar ve birbirlerini etkilerler. Bazi mitlerde ele alindigi gibi butun canlilar ki evrende her seyin bir cani vardir, baslangicta birbirleriyle akrabadirlar. Ayi, ilksel atalardan birisidir. Modoc Kizilderileri atalari saydiklari boz ayilarin ilk yaratildiklarinda, iki ayaklarinin ustunde yuruduklerine ve insanlar gibi konusabildiklerine inanirlar. Soy tektir; insan ve hayvan ayni kokenden gelir.

Bir Tatar masalinda, yetim bir delikanli bir ayinin kizini kacirip onunla evlenir ve "Ayinin kizini aldim, erkek ayiyi kayinbaba yaptik, disi ayiyi kayinvalide yaptik" diye ovunur.(6) Kanada'daki Algonkin Kizilderilileri ayiyi 'Buyukbaba' olarak isimlendirirler. Pek cok Sibiryali avci, ayiyi adiyla anmayi tabu sayar, bunun yerine ona 'Koca herif', 'Ormanin Efendisi' derler ve ona sik sik aileden birisiymis gibi 'Buyukbaba', 'Buyukamca', 'Buyukanne' seklinde hitap ederler. Eski Kipcaklar ayiya 'Baba' veya 'Karaoglan' derlerdi.

Kuzey Asya ve Amerika mitlerinde ayi, fiziksel olarak insana benzeyen ve kadinlarla birlesip insan yavrulari dogurtabilen yaratiklar olarak yer alirlar. Kuzeyli halklar, insan benzeri kuvvetli varliklar olduklari icin onlara tapiyor ve bazen de onlari yerle gok arasinda araci olarak goruyorlardi. Ayi-es veya Ayi Kadin hakkindaki hik�yeler Kuzey Amerikan Kizilderilileri arasinda da yaygindir. Bir Kizilderili masalinda, genc bir adam avlanirken sonradan siyah bir ayi oldugu ortaya cikan genc bir kadinla karsilasir. Avci, kadinin halkinin dusmani olan bir boz ayi oldurur ve boylece onunla mutlu bir sekilde yasamaya baslar ta ki onunla koyune geri donunceye kadar. Koyde kadin balik kurutma ve meyve toplamada digerlerine yardim etmeyi reddederek haince davranir. Ne var ki, kitlik basladiginda, kurutulmus somon ve kurutulmus meyvelerin bulundugu harikul�de bir yer alti deposu ortaya cikartir ve yeni ailesini kurtarir. Ertesi yaz, genc avci eski bir sevgilisiyle karsilasir ve onunla cilvelesmeye baslar. Olanlari ogrenen ayi es, butun gece goz yasi doker ve sabah olunca kadin ve yavrulari birer ayiya donusurler ve evi terk ederler. Genc adam kederli bir sekilde onlarin izini takip eder ama bir daha asla onlari goremez.(7)

Benzer bir Tlingit mitinde ise, kendisini avlamaya calisan avciyi inine getiren disi boz ayi, esi tarafindan terk edilir ve avci da disi ayiyla evlenir. Birlikte yasamaya baslarlar ve boz ayi ona bir cocuk dogurur. Ama bir gun koyunun ve insan ailesinin ozlemine dayanamayan avci geri doner. Kiskanc ayi karisi, yavrularina, avlanmak icin ormana tekrar girdiginde avciya saldirmalarini ve onu oldurmelerini emreder ve onlar da annelerinin soylediklerini yaparlar.(8)

Kuzey yarim kurenin baska bolgelerinde de disi ayi hayat veren bir ata anaydi. Dilbilimsel kanitlar da ayinin 'dogum'la, 'tasimak'la ve 'cocuk dogurmak'la ve 'cocuk'la iliskisini gosterir: Almanca beran, 'cocuklari olmak', 'tasimak' demektir. Almanca barnam, 'cocuk'; eski Norvecce burdh, 'dogum' anlamina gelir.(9) Ingilizcedeki to bear children 'cocuklari olmak', bear ise hem 'tasimak' hem de 'ayi' anlamlarina gelir. Eski Ingilizcedeki beran fiili, Almancadaki ber- yoluyla, Hint Avrupa dillerindeki bher- kokune kadar geri gider. Beran fiili hem 'tasimak' hem de 'dogurmak' anlamlarina gelmistir.

Ayi atayla kokensel akrabalik Bulgarlarin 30 Kasimda yani Aziz Andrew gununde tekrar yankilanir; icinde arpa, bugday, misir, bezelye, fasulye olan asureye benzer bir yemek hazirlarlar ve bunun bir kismini "sihhatli ol Ayi Nine" ("Da si zdrava, baba meco") diyerek bacadan iceri atarlar.(10)

Disi ayi yavrularini yalniz buyutur ve eski insanlar tarafindan genellikle ideal anne olarak kabul edilir. 20. yuzyila gelinceye kadar, dogu Slav topraklarinda yeni dogmus bir bebek , buyukannesi tarafindan bir ayi postuna yatirilirdi. Ayni uygulama Porphyrios'un IS 3. yuzyilda yaptigi bir betimlemede de gorulur. Litvanya'nin dogusunda, dogum yaptiktan sonra eve kapatilan kadina 'ayi' denir. Dogumdan dort ya da bes hafta sonra banyo ritueli icin saunaya girdiginde de bu isim kullanilir. Rituel hazirligi yapan kadinlar genc anneyi gorduklerinde "Ayi geliyor" diye bagirirlar.(11) Genc anne, banyodan sonra tanrica Laima'ya sungular sunar. Sunulan hediyeler, keten kumas, havlu, kusak, gibi her turden dokumalar ve insan hayatini dokuyan, dogum tanricalari icin uygun hediyelerdir.

 

IV. Ayiyi Giymek

Insan ve hayvan varoluslarinin geciskenligini ve akrabaligini gosteren orneklerden biri de hayvan giysileridir. Orta Asya ve Sibirya'da, hayvan-atalari temsil eden geyik, kus ve ayi elbiseleri bulunmustur. Ayi-atayi temsil eden elbiselerin baslik kisimlari ayinin kafa derisinden yapilmaktaydi. Elbise uzerine ayi kemikleri dikiliyor, cizmeler ayi ayagina eldivenler ise ayi pencesine benzetiliyordu. Elbiseyi giyen samanin elindeki alet ve sopa da yine ayi kemiklerinden yapiliyordu.

Ingilizce'de 'vahsi savasci'; 'cildirmak', 'kudurmak' anlamlarina gelen berserk kelimesi ayi postlari giyerek ofke ve siddetle carpisan (uyusturucularin etkisiyle oldugu soylenir) savascilar olan "berserker'ler"den gelmektedir. Ilk hecesi ber- Izlandacadaki bern-'in karsiligi olarak 'ayi' anlamina gelir; Izlandaca serkr'den gelen ikinci hece serker ise 'giysi' anlamina gelir.(12) "Berserker'ler"in bazen kurt adamlar gibi yari insan olduklari dusunulurdu.

Ayi ve savascilik iliskisi muhtemelen bu etimolojik kokenden kaynaklanmaktadir. Kelltlerde, ayilar savascilarla ve savas sanatlariyla iliskilendirilirdi. Ayi, Keltlerde savasci sinifin simgesi veya amblemiydi. Ayi icin kullanilan Keltce sozcuk artos (Irlanda dilinde, art; Gal dilinde, arth; Briton dilinde, arzh) mistik Kral Arthur'un ismini yankilar. Bir Irlanda erkek ismi olan Mathgen (matugenos, 'ayinin oglu') icin de gecerlidir ayni sey. Ayrica, ay'a dayanan bir guc ve Keltlerin tapim merkezi olan Bern kentinin ayi tanricasi yani Dea Artio'ya atfedilen bir nitelikti. Tanrica Artio bir ormanda otururdu. Onun ayiyla olan yakin bagi ismiyle gosterilir, adinin anlami 'ayi' demektir. Bern yakinlarinda bulunan heykelde, ayi ile Artio yuz yuzedirler, ve Artio yanindaki bir meyve kabindan ayiya meyve sunmaktadir. Artio hem bir avcidir hem de paradoksal bir sekilde ayilarin koruyucusudur.

Ayi maskesi takmis ve elinde yavru bir ayi tutan bir kadin seklindeki 'Ayi Madonnalar', IO 5. binin Vinca sanatindan beri bilinmektedir. Kadinlarin ayi maskeleri taktiklari ve sirtlarinda keseleri olan pismis camurdan bir disi figurler dizisi, mitsel Ayi Sutanayi temsil edebilir. (13) Eski Yunan'da ayi, ay tanrica Artemis'in yoldasi ve vucut bulmus halidir. Artemis'in ya da onun yoldaslarinin ayi seklinde olduklari varsayilmistir ve Atinali kizlar Artemis onuruna ayilar gibi dans ederlerdi. Artemis ayinlerinde yer alan bu rahibelere 'ayilar' denirdi ve sari elbiseler giyerek ayilari taklit ederlerdi. Sparta'daki Artemis Tapinaginda, ayi maskesi takmis disi bir dansci figuru gorulur. Artemis bakire bir tanrica olmasina dolayisiyla es roluyle bir iliskisi olmamasina karsin cocuklarin ve yavru hayvanlarin dostuydu.

Elinde comagi ve tefiyle sokak sokak dolasan ayi oynaticisina ve sevimli ayisina donecek olursak, onun ilk orneginin, elinde davulu ve asasiyla ayin duzenleyen bir saman ve rahip oldugunu, diger insanlardan farkli olarak ayiyla arasinda ozel bir 'iletisim' gelistirdigini, muzigin esritici ritmiyle ayiya donustugunu ve boylece ayi tanrinin insanlari kutsamasini sagladigini hayal etmek zor olmasa gerek. Cocukluk anilarimdan cikip gelen ve gozlerimin onunde yeniden canlanan, eski ayi-adamlarin artik yok olmus bu uzak akrabasi cingene ayicinin, buyulu tefin ve comagiyla ayisini insan gibi iki ayagi uzerine kaldirip 'dans ettirmeye' baslayinca, tarih denilen karinlik labirentin koridorlarinda, kadim muzikli dansli ayinlerin yankilandigini duyar gibi oluyorum.

 

Notlar:

1. Rasmussen'in Intellectual Culture of the Iglulik Eskimos isimli eserinden aktaran Joan Halifax, Shaman, The Wounded Healer, s. 6.

2. David Leeming ve Jake Page, Myths of the Male Divine God, s.14-16.

3. Mevl�na, Fihi Mafih, s.248.

4. Joan Halifax, a.g.e., s.14.

5. Joseph Campbell, Ilkel Mitoloji, s.358.

6. Radloff, Wilhelm; Turklerin Kokleri, Dilleri ve Halk Edebiyati, cev. Arzu Ekinci ve Yasemin Unlu, s.287.

7. Beverly Moon. ed., An Encyclopedia of Archetypal Symbolism, Cilt I, s.96.

8. A.g.e., s.95.

9. Marija Gimbuta, The Language of the Goddess, s.116.

10. A.g.y.

11. A.g.y.

12. John Ayto, Dictionary of Word Origins.

13. Marija Gimbuta, a.g.e., s.116.

 

Kaynaklar:

Armstrong, Karen; Tanrinin Tarihi, cev. Oktay Ozel, Hamide Koyukan, Kudret Emiroglu, Ayrac, 1999.

Ayto, John; Dictionary of Word Origins, Arkade, 1990.

Biedermann, Hans; Dictionary of Symbolism, Facts on File, 1992.

Borgeaud, Philippe; Karsilasma Karsilastirma, Dinler Tarihi Arastirmalari, cev. Mehmet Emin Ozcan, Dost, 1999.

Campbell, Joseph; Ilkel Mitoloji, Imge, 1992.

Chevalier, Jean ve Gheerbrant, Alain; Penguin Dictionary of Symbols, Penguin, 1996.

Cirlot, J.E.; A Dictionary of Symbols, Routledge, 1995.

Cooper, J.C.; An Illustrated Encyclopaedia of Traditional Symbols, Thames and Hudson, 1995.

Eliade, Mircea; Shamanism, Arkana, 1989.

Erdoes, Richard ve Ortiz, Alfonso; Kizilderili Efsaneleri, cev. Aydan Ulucer ve Selim Yeniceri, Okyanus, 199?.

Frazer, James G.; Altin Dal, Dinin ve Folklorun Kokenleri, cev. Mehmet H. Dogan, cilt II. Payel, 1992.

Gimbutas, Marija; The Language of the Goddess, Harper Collins, 1991.

Green, Miranda J.; Dictionary of Celtic Myth and Legend, Thames and Hudson, 1992.

Halifax, Joan; Shaman, The Wounded Healer; Thames and Hudson, 1991.

Hall, James; Hall's Illustrated Dictionary of Symbols in Eastern and Western Art, John Murray, 1995.

Leeming, David ve Page, Jake; Myths of the Male Divine God, Oxford University Press, 1997.

Marriott, Alice ve K. Rachlin, Carol; Kizilderili Mitolojisi, cev. Unsal Ozunlu, Imge, 1994.

Metford, JCJ; Dictionary of Christian Lore and Legend, Thames and Hudson, 1983.

Mevl�na, Fihi Mafih, cev. Meliha Ulker Anbarcioglu, MEB, 1990.

Moon, Beverly; (ed.) An encyclopaedia of Archetypal Symbolism, Shambhala, 1997.

Ogel,Bahaeddin; Turk Mitolojisi, TTK, 1993.

Radloff, Wilhelm, Turklerin Kokleri, Dilleri ve Halk Edebiyati, cev.Arzu Ekinci, Yasemin Unlu, EKAV, 1999.

Roux, Jean-Paul; Turklerin ve Mogollarin Eski Dini, Isaret, 1994.

 

 

Hosted by www.Geocities.ws

1