Hayvan

  Insansin Ya! - Nazli Okten

 

Dogaya karsi kultur denkleminde insan uygarlik kurmak icin dogal itkilerinin aksi istikametine gider. Dusundugu, hayal ettigi seyleri gerceklestirebildigini gormek insani oylesine buyulemistir ki oldugu seyden baska bir sey yaratmak, en onemli amaclarindan biri haline gelmistir. Bunuel, filmlerinden birinde tuvalet ve yemek aliskanliklarini tersyuz ederek eglenmistir. Davetliler geldikleri evde, etrafinda klozetler bulunan bir masaya oturup soylesirler ve iclerinden biri Ispanya seyahatinden soz ederken "Sokaklar, cok afedersiniz, yemek kokuyordu" der. Bir digeri izin isteyerek sofradan kalkip koridorun sonundaki kucuk bir odaya hizmetci esliginde gider ve iceri girip kapiyi kilitledikten sonra actigi dolaptan bir tabak yiyecek alip yer ve agzini silip diger misafirlerin bulundugu odaya geri doner.

Biz kimi insanlarin hayvanlardan ayrildigimizi dusunmemize neden olan en onemli ozelliklerden biri utanma duygusudur. Iki kopek yolun ortasinda ciftlesmeye (sevismeye demeyiz) basladiginda herkesi bir telas alir. Baslar ne yana donecek, nasil gormezden gelinecek vs. En sonunda varilan nokta, biraz da mutaassip egilimli insanlar varsa cevrede, zavallilarin tepesinden asagi bir kova suyu boca etmektir. Hayvan, kural tanimayandir. Pek de hos bir genelleme oyle degil mi? Hayvanlar hakkindaki genellemeleri insanlara yonelik hale getirdigimizde, insan gulen hayvandir, dusunen hayvandir vb. kliseler dort bir yandan saldiriya gecer.Isin ozu, insan bir hayvandir. Kendisini dusuncelerden ibaret hale getirmeye calisanlar bile yemek yerler, tuvalete giderler, (aralarindan feragat edenleri olsa bile) ciftlesirler. Davranislarin mekanikligi robot cagrisimini hemen akla getirir. Insan bedeniyle once bir hayvan sonra bir makina ve simdilerde sinir aglarindan olusmus bir iletisim birimi olarak gorulur.

Kadin daha az insan, daha cok hayvan sayilir. Cunku dogasi geregi biyolojik ritmini takip etmek zorundadir. Herseyden once, kanar. Bu kan, onun sadece dogasinin esiri oldugu dusuncesini beslemekle kalmaz; bir yirtilma, bir mudahale, bir saldiri olmadikca disari cikmayacak bir "ozu" kendiliginden disari biraktigi icin belki de sinirlari belirli bir benlikten, ozerk bir varliktan yoksun sayilir. Ustelik degil mi ki bir ikinci kisiye icinde yer acabilir, o halde bir basina "ben" olma ayricaligina sahip sayilmaz. Kendi "ozunu" disari biraktigi gibi bir de "parazit" tasimayi kabul eden bir varliktir! Kadin "misafir eder", erkegi icine almayi, cocugu da icinde tasimayi kabul eder. Bu, erkekligi varlik tanimi haline getirmis bir zihniyetin kabullenemeyecegi bir varolus bicimidir; bu nedenle de escinsel iliskiyi "edilgen" olmadan yasayan bircok erkek, erkekligini zedelenmis ya da tehdit altinda hissetmez. Cunku misafir etmemistir, misafir olmustur. Kadin dogasi geregi boyledir demiyorum, boyle olusun adi kadinsiliktir. Kadinsi olmak icin kadin, erkeksi olmak icin erkek olmaya ihtiyac yoktur. Roller boyle paylasilir; dogal olan "yapilmis"tir, yapilan "dogallasir". Kadinlik uzerine dusunmenin en iyi yollarindan biri erkek escinselligine bakmaktir.

Kentli kadinlarin cogu kedilere bayilirlar cunku kediler diskilarini ozenle ortup saklarlar. Kadinlar surekli saklamak zorundadirlar; kanadiklarini, tuylendiklerini...Ya sessiz adimlarla goze carpmadan, neredeyse sinsice ilerlemek ya da dikkati uzerlerine cekmek zorundadirlar. Hayatta kalmak icin sadece "olmalari" yetmez. Kendi ciplak yuzlerini orttukleri maskeleri vardir, makyaj gibi ya da pece gibi. Kadin yuzu tahammul edilmez, ciplak gozle bakilmaz bir zeminmiscesine ortulur. Fondoten ikinci bir ten onerir, rimel baska bir kirpik, ruj baska bir dudak. Arkasina saklandiginda kadin-erkek kentlinin rahat ettigi bir maske. Hayvansiligini daha cok ortmek zorunda olan kadinin maskesi desek... Saclari yeleleridir; rengini degistirirek uygarliktan bir tutam bulastirir uzerine. Hayatini degistirmeye calisan her kadina once sacindan baslamasini tavsiye eder kadin dergileri ve kendinden sikilan cogu kentli kadin da berberde alir solugu. Berber koltuguna otururken hizla carpan yurekler cogu kez hayal kirikligiyla kalkar (Turkiye'de kentli kadinlarin cogu, bir erkek berber tarafindan istemedikleri halde fazlasiyla kisaltilmis (kesilip hadim edilmis) saclari yuzunden aglayacak hale gelir, en az bir kez . Geleneksel rol dagilimi h�l� ayaktadir: kadin musteri de olsa hizmeti satan erkek oldugu icin istegi ciddiye alinmayabilir). Asiri muhafazakar Yahudilerin bazilarinda kadinlar kocalarina bagliliklarini kanitlamak icin saclarini kazitip siyah bir ortu sararlar baslarina ya da bir peruk. Diger vucut tuyleri gibi saclarin da edebe cagrildigi bir baglilikla.

Tuylerden arinmak simdi ve burada kadin ve erkeklerin gundelik rutinlerinin bir parcasidir. Derimizi kaplayan tuyler, bizi hayvanlara benzer kilan en onemli ozelliklerimizdendir. Ama onlar ayni zamanda koruyucudurlar. Kapladiklari yerdeki deriyi ortup "disari"ya karsi korurlar. Yani bizi cevreleyen (ya da hayvani cevreleyen ve vaktiyle bizi de cevrelemis olan) dogaya karsi. Ama disarida bir doga yok ise artik, derinin de korunmaya ihtiyaci yoktur. Buroda calisan bir erkek, derisini gunes, soguk, yagmur ya da ruzgardan koruyacak bir sakala ihtiyac duymadigini kanitlamasi gerekircesine hergun tras olur. Koltuk altlarindaki tuyleri almamak bir kadin icin isyan belirtilerinden biridir cunku o, "hayvan" olmadigini erkekten daha fazla kanitlamak zorundadir. Varligini "dogadan" koparmak, kulturu tasidigini, yasattigini gostermek icin yapmak zorundadir bunu. "Estetik" dedigimiz kavramin zaman ve mekandan bagimsiz oldugunu sanmak cehalet degilse safliktir. Latin Amerika'da bazi kadinlarin kanlarina "yerli" kani karismadigini kanitlamak icin bacak ve koltukalti tuylerini almadiklari bilinir. Cunku yerliler genetik olarak tuysuz bir deriye sahip olduklarindan, tuyler yerli geni tasimamanin belirtisidir.

Latin Amerika ve Afrika yerlilerinin bir ruhu olup olmadigi sorusunu uzun sure tartisan Kilise, sonunda onlari da Hristiyanlastirmak isteyenlerin baskin cikmasiyla insan olduklarini kabul ettiginde tarim plantasyonlari sahipleri sasakaldilar "ne yani simdi esekleri de mi calistiramayacagiz istedigimiz gibi, onlarin da mi haklari oldugu iddia edilecek?". Dilini, halini, tavrini anlayamadigimiz oteki, hayvanlastirilir. Otoyolda araba carpmis kopek baska seydir, bir evin icinde on yil yasamis kopek baska. Hayvansilik ve insansilik da tipki kadinsilik ve erkeksilik gibi icinden ciktiklari kategorilerin zitliginin otesine gecer. Kadinlar icin maco erkegin cazibesi hayvansi cekicilik terimleriyle tanimlanir. Yabanci olan, disarida olan, icerdigi siddet tehditi nedeniyle ayni zamanda heyecan vericidir. Korkunun olmadigi yerde heyecan yoktur; yabanci olandan, farkli olandan ne gelecegini bilememe dusuncesi uzak durma arzusu kadar yakinlasma arzusu da uyandirir. Eski bir Cerkez adetine gore savas halinde olan iki kabile barismak istediginde her iki kabileden bir kadin ve bir erkek karsi karsiya gelir ve erkek, kadinin actigi gogsune dudaklarini dokundurur. Boylece iki kabile ayni aileden sayilarak birlesir. Kuzey Kafkasya halklarinin gecmisteki yasam bicimlerinde insan kacirma, kole olarak satma onemli bir yer tutar. Bugun Moskova'da, Cecen mafyasinin yaptigi islerden biri h�l� budur: adam kacirip fidye isteme. Cecenler, topraklarindan edilmenin ve esaretin ocunu belki de boyle alir.

Esir pazarlarinda insanlarin "hayvanlar" gibi alinip satildiklari zamanlarin bitti sananlar yanilir. Saygin gorunumlu yasli Ingiliz ciftler, Filipinlerde evlat edindikleri cocuklari hizmetci gibi calistirabilirler; kosebasindaki sakatatcinin muadili, Hindistan ve Cin'deki organ mafyasidir. Hindistan'da ve hatta Brezilya gibi sokak cocuklarinin fazla oldugu ulkelerde (Katolik Kilisesi'nin dogum kontrolunu yasakladigini hatirlayalim) kimsesiz cocuklar kacirilarak organlari pazarlanir. Cin'de organ kaynagi siyasi ya da adi tutuklulardir. Bati ulkelerinden gelen organ talebine gore infazlarin gerceklestirildigi soylenir. Uluslarasi Af Orgutu raporlarina gore, goz isteniyorsa infaz kalbe kursun atilarak gerceklesmekte, eger istenen kalpse kursun beyne sikilmaktadir. "Made in China" damgasi yalnizca plastik sus esyalarinda degil, transplantasyon kliniklerinde de bas kosede duruyor anlasilan. Belki toplama kamplarindaki Yahudilerin derisinden abajur yapilmiyor ama tuketim zincirini takip etmeye kalkarsaniz benzer bir surec devam ediyor. Tipta, organ nakli konusundaki gelismeler, Hindistanli kimsesizlerin, Cinli mahkumlarin, Brezilyali sokak cocuklarinin organlari sayesinde hizlaniyor; ilerlemenin aydinlik yuzu yine arkasinda dehset verici bir karaligi barindiriyor.

Ilerlemeyi birakalim bir de gelenekten kaynaklanan iyilik arzusuna bakalim: her yil Hac mevsiminde Hindistan ve Afganistan'dan binlerce cocuk dilendirilmek uzere Suudi Arabistan'a sokuluyor. Mekke'de Hac ziyareti sirasinda "sevaba girmek" isteyen binlerce hacinin verdigi paralar bir insan ticaretinin halkalarini tamamliyor. Genelde koylerdeki cirkin, huzunlu bakisli! cocuklar kaciriliyor, nasil olsa zaten bilmem kac cocugu olan bir aile zaten neredeyse sokaga biraktigi cirkin bir cocuga aldirmaz diye. O denli uzakta sanmayin olup biteni: bundan birkac yil once haftalik bir dergide aciklamalari yayinlanan bir "dilenci doktoru"nu hatirlayin. Turkiye'de dilendirilmek uzere kacirilan cocuklarin ya da zeka ozurluleri oldurmeden sakat birakan ameliyatlari ozel yontemlerle yapan adami. Sadaka verip iyilik yapmak gibi yuzeysel bir vicdan rahatlamasinin bedeli agir odenir. Adaletsizligin o buyuk sucluluk duygusunu hafifletme arzusu ile duseni dustugu icin suclama arasinda gidip gelenler klimali evlerinden klimali calisma mekanlarina oradan klimali bar ve lokantalarina giderken karsilastiklari duskunlugu tiksintiyle karisik bir korku duygusuyla iterken klimasiz evlerinde televizyonlarini tam da bu duskunlugu seyretmek icin acanlar hallerine sukur ederler (Klima anahtar kelimedir cunku isitip sogutmakla kalmaz, "disarinin" havasindan ayri kilar "icerinin" havasini, ayni suyu icmedigimiz gibi ayni havayi da solumaz oluruz). Insan ici, disi, eti, eli ayagi ve akli alinip satilabilir. Ister kolelikte oldugu gibi butunu, ister organ ticaretindeki gibi parcalari, ister gonullu kolelikte oldugu gibi akli ve becerileri...

Evcil hayvan satan dukkanlardaki cins cins sevimli kopek ve kediler onlari bir koseden izleyen kimi cirkin ve yalniz cocuklardan daha cok ilgi ceker; Korfez Savasi'ndan aklimizda kalan resim Irakli olu ve yaralilar degil petrole bulanmis kanatlarini denizden kurtarmaya calisan bir balikcildir; hayvan ve insan kategorilerinin ozunde bir sey ifade ettigini soylemek bu nedenle mumkun gorunmuyor artik; tipki kadin ve erkek kategorilerinin kendi basina bir sey ifade etmiyor olmasi gibi. Ancak hayat, her zaman daha agirini dayatiyor: bugun Afganistan'da Taliban yonetimi altinda kadinlar sokaklarda "kopekler" gibi oluyor, olduruluyor. Kadinlarin sadece yuz kisminda bir kafes acilmis olan bir carsafi giyip yanlarinda ailelerinden bir erkek olursa disari cikabilmeleri, varliklarina dikkat cekecek ses ve tavirlardan kacinmaya zorlanmalari bir yana, kadin hekimlerin ve hemsirelerin (tum diger mesleklerde oldugu gibi) mesleklerinden men edilmesi ve erkek hekimlerin de kadin hastalara bakmasinin yasak olmasi nedeniyle binlercesi aci cekiyor ve oluyor. Sadece kadin olduklari icin. Ancak Taliban yonetimini Amerikan kamuoyu onunde "kulturel fark" gerekcesiyle savunan kisinin cinsiyetini bir tahmin edin bakalim: bir kadin.

 

 

Hosted by www.Geocities.ws

1