Göz

  Kafa Gözünden Kalp Gözüne Parçalanmis Yaklasimlar - Göktürk Uyan

 

1.

Göz: Isik ve suyla beslenip uç veren çiçek organ.

 

2.

Halden hale onlarca görünümüyle çehre, hep söylenegeldigi üzere ruhun aynasiysa eger, bu egretilemeyi hak edisini büyük ölçüde o kendinden isikli gözlere borçlu oldugunu da bilsin. Ayna ki, Rilke'nin deyisiyle tasip akmis öz güzelligini yine kendi yüzüne toplayip alandir; burada kendi içine, tersine çevrilmis, içe bakisa vasitalik eden bir yüzey olarak alisageldigimizin disinda, farkli bir isleve sahiptir. Handiyse pencere desem daha dogru olacak. Dis dünyadan yansiyanlardan ziyade, arkasinda sakli kalmis derinlikleri disaridan yansiyanlarla birlikte dönüstürerek bir nebze de olsa açiga vuran yüzey; görebilen daha fazlasini da edinir, her sey ortadadir oysa: odaginda çiçekler açar. Çehredeki çizgilerin genel durumundan çikan anlam olarak fizyonomi, dogustan gelen bir çerçeve içerisinde çehrenin an be an degisen haritasindan ruhu okumak olarak anlasildiginda, ayna egretilemesini karsilamaya yetmez. Aynaya yansiyan görüntü, çizgilerin bilesiminden çikardigimiz anlamdan daha derinlikli bir içerige sahiptir. Salt yüzey degildir burada ayna, ardindaki kapali kutuyu da kapsayan yüzeydir. Topografik olani asar: içimizdekilerle disimizdakiler arasinda los bir geçit olarak çehreye kendi mührünü vuran gözler araciligiyla.

 

3.

Zardan bir perde var göze rengini veren. Göz bebegi denilen deligin etrafina kurgulanmis, isik geçirmez bir renk cümbüsü var. Irisdir o, safi nurdur, kalbin karindasidir. Taxidriver'da fahiseye adini veren cazibedir. Damitilmis seker kokan eflatun iris germanica, ayni aileden sari parfüm kokulu iris lusitanica'nin ve diger akrabalarinin isim anasidir o. Kara deligin etrafina kurgulanmis mercan tarlalari var onda, abisinde (abyss) rengarenk baliklarin, su yosunlarinin segirttigi bir çembercik var. Sudur o. Adi IRIS, kara kardesini sarip sarmalayan kizcagizdir. Disidir göz.

 

4.

Bulutlanmissa gözlerin, -ki kümülüsler yakin duruyor sana- neredeyse patlayiverecek bir su kabarcigini göz kapaklarin artik tasiyamaz olana dek, kabarcik bilmem kaç kat büyüten bir mercek gibi gözlerinden sizan isigi keskinlestirecek, ortalik seninle isiyacak. Aglayinca akan, kaleidoscope gözlerinden sizip göz kuyrugunda vizildasan özsuyun senin. Bilesiminde duygularin kimyasini barindiran doganin özsuyu. Bakacaklar sana, uluorta aglamakli bu sey neymis diye, ah nedir ki o bakis? Sen de onlara bakasin usulca. Habis gözlerinin abisinde ne çirkefler göreceksin, kimyasizdir tutkulari onlarin. Ak gözlülerin nazarindan sakinin derler ya hep, sen sakinma, doganin öz çocugusun sen. Birak, abihayat içsinler gözlerinden, azicik hayat tasisinlar karanlik çöllerinin susuzluguna, yesertebilecekleri kadar yesertsinler.

Bakis gözün neyidir diye kendi kendime soruyorum simdi. Agit vezninde yanit veriyor Rilke:

"Ey bakis: Yeni, sicak, tutulmaz dalgasi yüregin;"

Göz hep ayna, aynadaki odak noktasi göz: yüregin kiz kardesi.

 

5.

Gözlerinin feri gitmis hayatin bahtsizlari, iki nergis eden gözlerin sahibi fettan kadinlar geçecek önünüzden, erkekler, hangisini seçeceksiniz? Ya kadinlar, ak pak yataklarina koyup saklamak üzere neyi seçecekler? Içlerinde tasidiklari yanardagdan gözlerine kor kor ates yükselen genç adamlar egilecek önünüzde saygiyla ya da sehrin sagliksiz rüzgarlariyla gözleri bugulanan sokak çocuklari yolunuzu kesecek. Söyleyin, ruha giden yolun hafifçe aralanmis kapisindan ne kadar isik sizarsa, ancak o kadar aydinlananlardan misiniz? Agustos ayinda dolunay zamani yildizlar daha bir parildar gelir ya insana mutluluktan, sonra ayin lekeleri de daha bir belirginlesir sanki, incir agaçlarinin altindan hiç ayrilmak istemezler onlar. Onlar ki, doganin nefes alip verirken yaydigi o buram buram kokuyu göremezler. Öyleyse nedir onlari ayrilmaktan alikoyan? Salt göz degil, burun delikleri belki, ama o da degil büsbütün. Yetmez o da agaç altinda saatlerce kalmaya. Ara ara açilip kapanan baska bir sey var insanda. Dönüp, Alman mistigi Jakob Böhme'ye bakiyorum, Görlitz'deki kundura imalathanesinden kulaklarimiza ürperti içinde fisildarken buluyorum kendisini: "Hepsi de imzali" diyor. Was für eine Unterschrift ist das?1 Kâh parlak beyaz, kâh limon renginde olan ayda, toplu igne basindan daha parlak yildizlarda, yeryüzüyle yeralti arasinda köprü vazifesi gören agaçlarda, yedi kat göklerde ve sonsuz açilimli evrenin uçsuz bucaksizliginda savrulan sayiya gelmez canli yaratikta hep ayni imza var. Görebilen daha fazlasini da edinir. Ara ara yükselip alçalan baska bir sey var insanda, su bize bir tuhaf dokunan sey. Kalp gözüdür bu. Ey, okuyucu onu iyi tanirsin sen de. - Hypocrite lecteur, - Mon semblable, - Mon frère.2

Sabahleyin uyaninca, incir agacinin oraya gitti. Kahvalti niyetine, reçel sürmeye ekmegine.

 

1 (alm) Nasil bir imza bu?
2 Riyakar okuyucu, benim esim, kardesim. (Charles Baudelaire, Le Fleurs du Mal)

 

 

Hosted by www.Geocities.ws

1