Esaret

  Sol Alttaki Kutucuk - Derya Erkenci

 

Gri pus tabakasinin, mikropgecirmez ameliyat maskeleriyle durdurulmaya debelenildigi sabahlarda; Gelecekci filmcilerin seksen yil once, hormonlu besinlerden yoksun ve avurtlarina renk getiren yuzyilbasi oksijen cilginligindan payini almis bedenlerini, sayfiyedeki evlerinde bir ogle ustu hamak kacamagiyla dinlendirdiklerinde gordukleri gunumuz ruyalariyiz. Uzun sureli solundugunda, ozellikle cocuklara ve yaslilara bayginlik gecirten oksijenden yoksun pus, agizlari maskeli caddeler dolusu cerrah adayina, yalnizca biribirlerinin gozlerine bakmalarindan baska sans vermiyor.Isik sanki bazi gunler koyu renkli bulutlarla engellenen gunesle, durup dururken herseyin birden karanliksariya kesilmesi gibi, bu hep boyle.Burada surlarin icerisinde, yazin gelmesini beklerken yillar gecti. Kismetsizlerin kent mahkumiyeti, bol acilimli olarak edebiyat tarihine girdi. Baska bir cezaevine ne gerek var? Ya da daha bilimsel bir timarhaneye. Dogdugun kentte olmemek icin cok calismalisin, agirliginca altin biriktirebilirsen kendi ozgurlugunu satin alirsin. Burada adi ve siyasi suclular hep birlikte; kacis planlari tek tek. Bana da biri ev seklinde digeri de is yeri olarak tasarlanmis iki adet hucre ayirmislar. Duraga geldigi icin yavaslayan otobusun on caminda, ileride TV istasyonunun terasinda, ogle haberlerinde kullanilmak uzere havadaki kukurt oranini olcum cekimleri yapiliyor. Egzost olcumleri ihmal edilmis araclar arasindan, caddenin karsisina geciyorum. Kapidan girip, merdivenleri cikiyorum. Yillardir ne urettigini tam olarak anlayamadigim cinbacali fabrika manzarali hucremin kapisindan iceri giriyorum.

Belki de hayattaki tek sorumluluk. Ilkokulda, kolluklari kirmizi plastik zemin uzerine amerikanbezi alasimli harflerle hazirlanmis kol calismalarinin en tekbasina olani: Hava ve Gozlem kolu. �nite dergileri canlandirmalari tadinda resimlenmis ilkbahar yaz-sonbahar kis seritpanosu, pencerenin karsisindaki duvarda uzanmis duruyor.Resimlerin altinda dusey olarak ince cubuklarla ayrilmis, ucyuzatmisbes adet hava gozlem sutuncugu var. Yardimcim olarak belirlenen, onlukyakasisertkumastan kol arkadasimi, bir kac gun icerisinde cesitli huysuzluklarla kaciriyorum. Her sabah termometremi ve uyduruk ruzgar gulunu ortakaracgerec dolabindan alip, yuksek pencereye ulasmak icin siralarin uzerine cikarak, genis pencere denizliginde pamuk icerisinde cimlendirilmis fasulye,nohut ve mercimek fidecikleri arasindan, hava gozlemimi mis gibi yapiyorum. Ilkokul yetersizligi zamanlarinin, yagisli hava korkulu terk edilmis barakalarinin gunese meyilli katran rengi catilarinda, kediler gun boyu kebap yapiyor. Kalemtras artigi yonga acma kutularini ters ceviren haylazlar, kisintili gunler nedenli bakkal mumlarini kutularin tersine yapistirip kafalarina takiyorlar. Arjantin 78 cilginligindaki oglanlar, genellikle Almanya'dan gelmis afili kramponlariyla, birkac gun once gazla yikanmis tahta doseme uzerindeki uzun soluklu kayislarla, kah Kempes'in kah Ardiles'in gol sonrasi sevinclerini taklit ediyorlar. Bir leylek yuvasi ve anne leylek ve yavrular besleniyor sekilli, yassi tahta heykelcik uzerine neden yapistirildigini anlamadigim pazartermometresinin olctugu sicakligi ve ruzgar gulu saglikli calismadigi icin, genelde tukurukledigim parmagimla babausul olctugum ruzgari, o gunun sutununa dikkatlice yaziyorum:15-12-1979 / 09:00 / 4'C (Ist.)......7-2-1998 / 11:38 / 4'C (Ist.). En son olcumu az once yaptim. TV yayininin sol alt kosesindeki, dik dikdortgen kutucuk benim kutucuk. Iki metrekarelik bir oda, plastik kaplama kare minik masa, yazin kica yapisan sungerli ustu vinleks demir sandalye, dolu kultablasi, duydan sonraki kablo kismi geleneksel motifli ip orgulu bir ampul, ben, yayin izlenen monitor, karakter jeneratoru, klavye yagdan kirden gorunmuyor. Istasyonun canli yayin konugu transseksueller kralicesi, canli telefon baglantisindaki izleyici anlattigi seylerden dolayi bir ara duygusallasinca, Kudus ve Berlin'i birbirlerine karistirip "Aglama duvarina dondu burasi, kendimi Berlin'de zannettim" seklinde konusuyor; yine de eski muzikaller bunlardan daha cok aci veriyor. Manzara, onu otoban akintili, berlinduvarli, dumanli fabrika. Dar pencerenin dar denizligine, dandik termometremi bilmemkacbininci defa yerlestiriyorum. �gle kusagi canli yayin sunucusu organ bagisinin onemine dikkat cekiyor. Mahser gununde butun organlarin dilegelecegini animsayan isguzar izleyici, ornegin genc yasta oluveren bir organ bagiscisinin gozleri, ihtiyaci olana takilirsa gozlerin ahiret sahitligi onceliginin kimde olacagi sorusunu soruyor. Istasyonun kadrolu ilahiyatcisina danisilacagi soz verilerek olay ortbas ediliyor. �grencileri tarafindan surekli tartaklandigi icin sessiz,vakitsiz kahriyla olen lise tarih ogretmeninden iskat ve ardi bitpazari hikayeli kahverengi takimima kul damliyor, gecmisin vicdanima ibret her kissasi basima geliyor. Gereksiz bir dikkatle kutuyu gozleyenler icin, sicakligi bir anlik otuziki derece yaziyorum, patrona yakalanma korkusuyla degismeyen allahin cezasi isiyi yineliyorum. TV istasyonunun en unutulmus odasina cayci bile ugramiyor, yapim sorumlusu yarim topuklu genc kadinlar hic. Iklim ve zaman islevli dik dikdortgen icerisinde, yukari asagi az adimli voltalar atiyorum; iguana takliti karsiyaka hayvan pazari mostrasindan alinma iri bir surungen besledigimi ve nasil bir yabanci iklim direnciyle aylardir yasamaya calistigini kimseler bilmiyor. Tek tanidik yuz zarf usulu maas dagitan veznedar. Filmde beyninden kursunlanan adam, oglu rolundeki koyun sacli jonun kucaginda olmeden once yaklasik on dakika konusabiliyor. Buradayim, sol alttaki kutucugun icerisindeyim ve ustelik dort santigirat dereceyim. Araya reklam girdi dikdikdortgen yok oldu, benden ayrilmayin az sonra geri donecegim.

 

 

Hosted by www.Geocities.ws

1