Esaret

  Gunesin �icekleri Sa�larinda - �igdem �alkili�

 

Bu bir siir olmaliydi. Bu bir siir olmaliydi. Bu bir siir degil. Bu bir siir olmayacak, reddediyor siir olmayi...Yaz! Anlatmak icin yuregi kafesli kadini. Kucukken, cok kucukken cok usumus sonralari da devam etmis usumeleri ta ki nefes almakta zorluk cekene kadar. Nefes alis verisleri birer islik melodisi sanki. Saclari hircin dalgali, onlari sevmiyor olmali. Taramasindan belli. Sonra toplayip firketelerle sikica topuz yapmasindan. Savas gormus bir sehirde iki agabey ve uc abla ile birlikte yetim buyumenin getirdigi zorluklar, yasaminin tamaminda yasayacaklarindan pek de farkli olmayacaktir. Babasina ait tek anisi, o olurken ona su vermeyi becerememesi olan bu kadinin, olurken soylediklerinin arasinda yine ayni aninin olmasi biraz da onun erkek dunyasi ile iliskileri hakkinda ipucu vermektedir; baba sefkati arayisi ve sucluluk duygulari. O gun olum dosegindeki babasiyla evde yalniz kalmis uc dort yaslarindaki bu kucuk kizin, mutfakta duran buyuk su kupunun dibinde kalmis suya ulasamamasinin caresizligini omur boyu tasimasi duygusal yuklerinden onemli bir tanesini olusturacaktir. Ah ablalari, onlarin icinde anne rolunu ustlenmis ona bakani genc yasta olecektir. Anne calisiyor, cok calisiyor calismak zorunda, baba yok artik. Bir digeri cok titiz, cok temiz, hep mis kokmali. Onun icin yikanir, yikanir eh o donemde su cabuk isinmaz. Olsun buz gibi sularla arinir. Ilerde ince hastalik ta onu birakmaz. Arinir gider. Bir digeri cok guzeldir, ama hep guzeldir ve hep guzellik konusur. En cok o yasar, ondan bile uzun... �lurken o abla diyecektir ki;'Ona, kucukken bir bebek verdiler. Ama aslinda o bebek benimdi. O kucuk diye ona verdiler benim bebegimi'.

Bu ablanin otuzlu yaslarinda mutsuz evliliginden nurtopu gibi bir oglu olur. Onu cok sever, kocasi da baska kadinlari. Bebegini gece emzirirken uykuya dalan bu abla, sabah uyandiginda bogulmus bir bebek bulur kucaginda. Bebegini besleyen memesi yine bebegine mezar olmustur. Bunu olene kadar hic unutmaz. Kucuk bir kizi evlat edinir, onu buyutur. Her seferinde bunu ona soyler, ' bak ben sana ne guzel baktim buyuttum'. Kucuk kiz buyur, oz anne ve babasini merak eder. Bulamaz. Arar arar arar. Asik olur sonra, cok ama cok kotu olur. O, onu cok sever, oteki de onu cok satar. �c sene bu hayati yasar. �vey anne baba da yabanci bir diyara goc etmistir. Sonra kacar o da oraya. Unutmaya calisir eski gunleri. Evlenir mutsuz bir evliligi, cok sevdigi ogullari olur...

Gelelim bizimkinin agabeylerine... Annesi en kucugu o diye ona cekirdek seker alir. Abileri onu kandirir elinden alirlar. Derler ki; 'eger bize elindekileri vermezsen annemiz olecek' o da verir caresiz annesi olmesin diye. Her ikisi de cok uzun seneler askerlik yaparlar. Sonra evlenir cok uzaklara giderler...

Sonra okulu... ogrendigi ilahileri tekrarlattiktan sonra ona seker cukulata veren rahibeler, annesine onun egitim hayatina burslu devam edip ilerde rahibe olmasi icin baski yaparlar. Tek sartla, mezhebi degisecektir. Anne siddetle reddeder. Boylelikle kucuk kiz rahibe olmaz fakat ilerde cok sonralari ellili yaslarinda kaderin bir cilvesiyle dinini degistirecek, olum toreni o dinin gereklerine gore yapilacaktir.

Genclik yillarinda dans yarismalari, vals ve tango odulleri masum flortler... Ve ask, babasi yasinda derler ya oyle. �ok zor bir ask, 'ragmen' bir ask. Ailesi ve akrabalarinin kabul etmedigi, reddettikleri bir ask. Inatci bir sahiplenis ve koruma. Yorgun dusme, bir ogul cok sonralari pek de istenmeyen bir kiz. O saclar hep hircin hep toplu. Bir kaza. Bir kayip. �ocuklarini tek basina buyutme cabalari. Direnis. Yaz! Nefes nefese bir direnis. Sessiz, kalmaya kararli. Inatci, gozupek. Bir tek zamana karsi yenilgisi. Acilan kafes, nefes nefes nefes... ama bu sefer saclari acik ve gunesin cicekleri saclarinda...

 

 

Hosted by www.Geocities.ws

1