Esaret

  Odalar ve Koridorlar Halki - S. Selcuk Orhan

 

Biz, odalar ve koridorlar halkiyiz.

�lkemiz, farkli ebat, renk ve zerafette sayisiz kapinin cesitli odalara acildigi, uzunlu kisali, sayisiz koridor ve merdivenin, odalar ile karmasik katlar arasinda gecit olusturdugu, ne zaman ve kim tarafindan insaa edilip dosendigini bilmedigimiz sonsuz bir binadan olusur.

Odalar, ufak tefek bir insanin comelerek ancak sigabilecegi denli kucuk ya da tum hakkimizi rahatca bir arada barindirabilecek denli buyuk olabilecegi gibi; ic gorunusleri bakimindan da birbirinden hissedilir olcude ayrilirlar. Kimi odalari insanin el degmeye kiyamadigi siril piril antikalar islemeli duvar saatleri, kus tuyu yataklarla kapli pirinc karyolalar, iki tarafindaki harikulade kabartma ve bezemelerle paha bicilmez bir sanat eseri olan somineler, ipek halilar, manoken perdeler doldururken kimileri ayni bir tasra evi gibi, sedirler, odun sobalari, gomme dolaplar, duvarlara caprazlamasina asilmis tufekler, yerlere serilmis kalin keceler, bir koseye sorutturulmus su dolu testi, gugum hatta haranlilarla kaplanmis, kimileri de kapinin karsisina bir yere, duvara monte edilmis kirli bir lavaboya musluktan damlayan suyun sesinin yankilandigi tamtakir odalardir. Her odada en az iki kapi vardir ve kapilari takip ederek yapilacak bir seyahat, henuz dizlerimizin feri kesilmeden, bizi, tanidiklarimizdan pek uzak yerlere tasiyacaktir. Kapilar sadece odalardan odalara gecisi saglamaz, bazen icinden gecen kisiyi; yasamayi goze almadigimiz sadece ugrak yeri ya da gecis olarak kullanmaya alistigimiz korkutucu ve soguk bolmelere ulastirir ki, biz buralara koridor deriz. Olagan bir koridor, yuruyerek sonuna varilabilecek uzunlukta olup, dortgen, besgen ya da altigen seklinde, karsilikli duvarlarini kapilarin, tablolarin, mumlarin yandigi kokulu samdanlarin, yerinden kipirdatilamaz sandalyelerin susledigi, cogu kez los isikli ve rutubetli, gizemli yapilardir.

Aslinda koridorlar pek uysal ve yol gosterici olarak da yasamimizda yer edebilirdi, ancak kivrilarak, catallanarak hatta egim kazanarak binanin degisik kisimlarini birlestirisleri ve muhtelif yerlerden ve kapilardan, tecrube ettigimiz en tehlikeli yapi olan merdivenlere acilislari, anlatilagelen olaganustu efsanelerde, kimi zaman haksiz yere, korkunc olarak anilmalarina sebep olmustur. Koridorlarin, koyu duvarlarinda asili duran karanlik resimlerdeki yabani manzaralarin havasi odada insanin icine isler.

Bir efsaneye gore, bir zamanlar tum odalarin sahibi tek bir adammis ve bu cimri adam, zalim askerlerine emirler yagdirip odalarda barinan mazlum insanlari kilictan gecirmis. Bu teror oylesine genis capta cereyan etmis ki, kim odalarin kapisi acilir acilmaz insanin ustune kan bosaliyormus. Odalardaki herkesi oldurten ya da kendine usak eden zalim adam gitgide pihtilasarak odalari kullanilmaz hali getiren kani, binanin asagi kisimlarina akitmak icin uzun tuneller yaptirmis ve kani bu tuneller vasitasiyla asagi katlara dogru sonsuz bir akisa mahkum etmis. ancak lanetlenen adam, gunun birinde yolunu bu tunellerde kaybetmis ve bir daha da onu goren olmamis. Efsaneye gore kan asagi katlara dogru hala akarmis adamsa deli divane gezinir dururmus. Adamin yaptirdigi kan tunelleri, geride kalan insanlar tarafindan temizlenerek kullanilmaya baslanmis.

Guya, bizim koridorlar da iste bu tuneller imis ve belki de kanin akmaya basladigi yerden pek asagida olabilecegimizden yerden pek asagida bir gun yasadigimiz odalar kanin hucumuna ugrayabilirmis.

Koridorlar, efsanelerin acimasiz iftiralari yuzunden her ne kadar halkimizin gozunden dusse de, bizim icin hakiki tehlikeyi, herhangi bir mimari duzeni olmayan, odalarda ya da koridorlarda en olmadik kisimlarda insanin karsisina cikan, (mesela, bir odada, bir diger odaya bakmasi icab eden pencerelere bir ucu dayanan) farkli egim ve uzunlukta, tahta, tas ya da metalden yapilmis cogu korkuluksuz merdivenler olusturur. Merdivenleri kullanmaktan mumkun mertebe kaciniriz; cunku merdivenler bizi, gunlerimizi gecirdigimiz odalarin dolayindan otelere, binanin sayisiz katlarinin arasindaki muhtemel kaybolusumuza iletmek icin pusuya yatmastir. Koridorlarin ya da odalarin bir kosesinden, delismen cariyeler gibi ayakuclarimiza kadar sokularak, bizi yabani katlarin cekici bilinmezligiyle ayartmaya ugrasirlar. Dogrusu merdivenlerin cazibesine kapilarak yerde tarif edemedigi bir aski aramak icin yola koyulanlarin sayisi hic de az degildir; bunlardan haber alamadigimiz icin kolay yoldan kaybolduklarina hukmeder ve yolculuklari neticasinde ne bulmus olabileceklerini pek umursamayiz. Baska katlardan benzer sekilde yola cikip bizim yasadigimiz odalara gocen kimilerinin tanikligi, binanin her parcasinin odalar ve kodidorlardan olusturduguna, dolayisiyla herhangi bir kesif cabasinin askin bir sonuca varamayacagina dair kanimizi guclendirecek mahiyettedir. Dahasi, anlatilanlara gore, kimi merdivenler, yolunu kaybeden bir turlu odalara cikmayi basaramayan berduslarla doluymus. Kimisi bile isteye basamaklari kendine yuva secmis ve gelen gecene yalan yanlis hikayeler anlatarak oyalanirmis. Kimi de sonu gelmeyen merdiven ve koridorlar yuzunden aklini yitirmis bir kosede sayiklar dururmus. Baska odalardan gocup bizim aramiza katilanlar arasinda kimi katlarda duvarlari yosun tutmus soguk mahzenlerden mulhem labirentlerden, hatta daire, koni biciminde yahut tamamen bicimsi, egri bugru odalarda gezinen saldirgan yaratiklardan soz edenler bile var. Sonu gelmeyen soylenislere hemencecik kapilivermis degiliz ama bilinmezle ilgili anlatilan her ne olursa olsun, kulak asmamak olmaz diye dusundugumuzden dort bir yanimizi kusatan merdiven ve koridorlara karsi ayagimizi denk aliyoruz.

Kapilar, odalar, koridorlar ve merdivenler arasinda yasadigimiz kaybolma riski, icimizden kimilerini bir harita hazirlamak icin harekete gecirdi. Eline kagidi ve kalemi alan haritacilar, once yakin cevreden baslayarak odalarin ve koridorlarin kabataslak cizimlerini kagida gecirdi. Kimi cizdigi haritaya belli sinirlar koyarak, yasadigimiz kismi odanin diger kisimlarindan ayirirken, kimileri onlarin yaptigi haritalari temel alarak sinirlari asti, kimileri de seruvenci bir tutkuyla, haritaya merdivenleri de dahil etmek hevesine kapilip yola cikti ve bir daha geri donmedi. Delilik edenler bir yana, aklibasinda davranarak kisitli haritalarla yetinenlerin halkimiza cok faydasi dokundu.

Sinirlarimizi, hareket alanimizi, ogrendik ve haddimizi bildik. Ancak bir de uyduruk haritalar cizmeye kalkan sarlatanlar oldu ki, gercek haritacilar bizi uyarmasaydi halimiz dumandi. Gerci, her nasilsa, cizilen her harita, gozu kapali bir insan tarafindan kagit uzerine gelisiguzel atilan cizgilerden bile olussa, binanin icinde bir yerlere gidisi tarif ediyordu ve ayni yol geri dogru izlendiginde baslangic noktasina donulebiliyordu. Sahte haritalar iptal edilip cizerlerine hakettikleri cezalar verildi verilmesine ama cizilen her seklin binanin icinde herhangi bir baslangic noktasindan yola cikan bir rotayi ifade ediyor olmasi kimilerimizi cok dusundurdu.. Bunlar en izbe odalara, sadece yalniz kalabilmek icin kapanip, kafalarinda bina ile ilgili olmadik hayeller kurdular ve yetmiyormus gibi hayallerini olagan insanlara anlatip onlarin da kafalarini allak bullak ettiler. Iclerinden, en iddiali olani bina sinirsiz olmayan bir cember biciminde oldugundan gidenlerin ergec geri donecegini iddia etti ve ispat icin seneler once yola dustu. Bir baskasi, binanin sonsuz oldugunu soylediginde ilkin herkesi ikna ettiyse de onun yakinindan ayrilmayan sozlerini dikkatle dinleyen birtakim gencler, bir zaman sonra, binanin sonsuz oldugunu soylemenin kolaya kacmak oldugu ortaya alip, yeni tezler urettiler. Bir kisma gore bina sonsuz degildi ama sonsuza kadar surecek bir insaatin tamamlanmis kismiydi ve erisemedigimiz uzaklarda insaat suruyordu. Bir baska tez sahibi ise binanin sonsuz olup olmadiginin bilinemiyecegini, ancak binanin gitgide degismekte oldugunu iddia edince haritacilar birbirine girdi cunku bu teze gore eski haritalar, dolayisiyla eski haritalara dayanilarak cizilmis yeni haritalar dogruluk degerini yitiriyordu.

�izilen her seklin bir harita olabilmesi, bu tez sahibinin iddiasini dogruladigi icin bir sure haritaciliga kimse ragbet etmedi ve cizilen haritalar degirini yitirdi. Derken binanin bir hayal oldugu, bir insan oldugu, bir harita oldugu gibi tezler birbiri ardina geldi. �stelik yeni tez sahipleri binanin icine nasil girmis olabilecegimiz hakkinda da tartistilar. Bu tartismalarin sonunda en cok kabul goren iddia, binayi kendi ustumuze ordugumuz oldu. Neyse ki, olagan insanlar, isi gucu birakip tez ureten akli erenlerin dediklerine umursamamaya alisti da binada her sey eski haline dondu.

Odalarda hicbir esyanin yerini degistirmeye kalkmadik, belki de sahiplenmek derecesinde baglandigimiz odalar olmadigi icin. Aramizdan kimileri bazi odalari benimsemis de olsa, ayni odaya teklifsizce giren birine ilismezler.

Oturulup dinlenilen ya da uyunulan odalar varken, calginin cenginin eksik olmadigi, kapisi ardina kadar acik, ya da kapisi iceriden kilitlenebilen mahrem odalar da vardir. Insanlar durmaksizin odalar arasinda akar, koridorlarda bir kapi gicirtisidir gider. �ylesine coktur ki, kimse odalari kapismaz; dolayisiyla bir odaya alinmak icin digerine yalvaran kimse yoktur. Bize uygun esya techizat ya da insanlarin oldugu odaya cekinmeden yerlesiveririz. Odalarin kalabalikligindan yakinanlarsa tehlikeyi goze alabildikleri takdirde baska katlara goc etmeye kalkisirlar. Gidenlerin yerini gelenler doldurur ve her zaman sabit sayida insan, sayisiz odanin bir kacinda, mutevazi yasamlarimizi surdururuz.

Odalardaki nesneleri taniyoruz. Ne ise yaradigini aciklayamadigimiz bir nesneye simdiye kadar rastlamadiksa da, baska katlardan gocenlerin anlattiklarina dayanarak boylesi nesnelerin olabilecegini biliyoruz. Esyalari yerlerinden oynatmamak konusundaki israrimiz onlarin odalarla bir butun olduguna dair ustukapali bir inanctan kaynaklaniyor ancak kimi odalardaki uygunsuz esya duzeni bizi kuskuya dusuruyor. Konforlu bir odanin icinde hurda bir sezlongu ya da badanasi soyulan bir odanin duvarina asili duran sik bir guguklu saati aciklayamadigimiz oluyor. Bir de duvarlara asili tablolarda gordugumuz ve odalarda bir benzerine rastlamadigimiz tur nesneler var ki, bunlara ayri ayri isim koymuyor hepsine ciliz nesneler adini verip bahsi kapatiyoruz.

Saatlerce tablolarin karsisinda sorutup ciliz nesneleri anlamaya calisanlarimiz, hastalikli muhayyilelerin urunleriyle karsi karsiya olduklarindan fazlasini soyleyemediler. Oysa, iyice incelenmeden once ciliz nesneler, radikal tez sahipleri tarafindan, binanin varolus kokenlerine iliskin varliklarin birer igretilemesi olarak bile tanitilmisti. Hatta ciliz nesnelerin aciklanamazligindan yararlanan birtakim sarlatanlar binayi vareden varliklarda baglantili olduklarina, saf insanlari inandirip, onlarin dagarcigini uyduruk efsanelerle doldurdular. Resimleri kendilerinin yaptigini iddia eden densizler bile oldu. Neyse ki, cogunluk, ciliz nesnelerle ilgili masallar dinlemek yerine hakiki nesnelerle oyalanmayi tercih ettiginden, tablolarin karsisinda sayiklayan, krizlere giren, basini duvardan duvara vuran akilsizlara kimse kulak asmadi.

Sonsuz koridorlarin ve sayisiz odalarin los isigi altinda ne aradigini aciklayamadigimiz, daha dogrusu, hakkinda, dilimizin ucundaki bir aciklamayi bir turlu yapamadigimiz tek nesne var aslinda; bizler. Binaya, nereden ve nasil girdigimizi, ya da girmek yukleminin iclerinde yasadigimiz odalarin otesinde, muhtemel bir baska varolma alani icinde kipleri olup olamayacagini bilemiyoruz. Cevaplarimiz yok. Uzun zamandir odalarda, onemsiz ayrintilara kafa yorarak gezinip duruyoruz, dahasi iz bile birakamadan ve gitgide icimiz daha da daralarak. Dogrusu bizi sasirtan hicbir sey kalmadi, hatirlayamadigimiz bir zamanlar sasirdigimiz olduysa da. Bu binayi, neresinde durursak orasindan anlamaya kalkmak gibi asilmaz bir zorluk icinde oldugumuzu bilmeyecek kadar aptal degiliz. Ama, binanin bulundugumuz kisminin henuz gormedigimiz kismindan farkli olabilecegi kuskusundan oteye gitmemiz mumkun degil. Biz, odalar ve koridorlar halki, gocup, varolmasi muhtemel baska halklara karismanin zamani olduguna inandigimiz gune kadar, benzer kuskularini birbirinden gizleyen insanlardan olusuyoruz.

 

 

Hosted by www.Geocities.ws

1