Esaret

  K�leler - Nazli �kten

 

"Bir gun annem, yuzunde mutlu bir ifadeyle yanimiza geldi ve bana dedi ki: '�ocuklarim, babaniz Peygamber'in sefaatine nail oldu galiba. Simdi bize mucizevi bir yardim geliyor. Zengin bir hanim alti-yedi kucuk cariye satin almak istiyor. Siz uc kucuk kizi satacagim ve kazandigim parayla daglara geri donup erkek kardeslerinizi sehir fareleri gibi degil, gercek Rumelililer gibi buyutecegim' Hepimiz cok mutlu olduk..."

TOLEDANO E. R.,Osmanli Kole Ticareti, Tarih Vakfi Yurt Yayinlari, 1994, s.16.

 

Mutlu kole var midir? Ya da kole denildiginde anladigimiz sey her zaman her baglamda ayni midir? Gonullu kolelik bizim tasarrufumuzda midir? Bir kolenin secimlerinden soz etmek mumkun mudur? Kolelik gercekten kalkmis midir?

Evet. Hayir. Hayir. Evet. Hayir.

Aydin'da Geyre koyunun yanibasinda Afrodisias kenti, buyuleyici heykelleriyle dolu muzesi ve gunesli gunlerde insani sarhos eden kokularla dolu oren alaniyla insana hep o bildik soruyu sorduruyor: Peki bu insanlar nasil yasiyor, nasil calisiyor, uzerinden basip gectigimiz otlarda cocukken hangi boceklerin pesini kovaliyorlardi? Kentin her yanini bir zamanlar bezemis olan duvar suslemelerinden birinde uzerindeki yazidan adinin Zoilos oldugu anlasilan bir figur, seref anlamina gelen Tim� adli bir kadin tarafindan taclandirilirken deger anlamina gelen Andreia adli bir kadin da onlari izliyor. Kazilar sirasinda tesadufen bulunan ve Zoilos frizi (duvar susleme kusagi) olarak bilinen bu kapartma panolardan birinde de Polis'in (kentin kisilesmis hali) tac giydirdigi Zoilos, Demos (halk) tarafindan selamlaniyor. Peki kim bu Zoilos?

Muhtemelen Sezar'in sarayinda kole olan ama daha sonra Sezar'in evlatligi Octavian tarafindan azat edilen Zoilos, bir Afrodisiasli ve Sezar'in oldurulmesinden sonra kentin Sezar'in davasina ihanet etmemesini saglamasiyla tanindigi gibi, imparatorlukla baglarini guclendirdigi kentin ozel bir statuye ve ayricaliklara sahip olmasini saglamasiyla da biliniyor. Triumvira'nin aldigi bir kararla cikarilan yasa, Afrodisias'in vergi yukumlulugunu ortadan kaldiriyor ve azat edilmis bir kole dogdugu kente ozgurlugunu veriyor ama her ozgurluk gibi kosullu olarak.

Hristiyanlar guc kazanmaya baslayip Afrodit heykelinin, govdesinde gunesi, ayi, uc iyiligi, Hera ve Zeus'u tasiyan o tanricanin kollarini koparip yuzunu yok etmeden, tapinagini bir bazilikaya cevirmek icin ise koyulup bu arada da kapisina turlu cesitli haclar kaziyarak ana tanrica kultunun yerine kendi tanrilarini koymaya girismeden once kentin tiyatrosunda boy gosteren rolyeflerde erkek komutanlar kadin kraliceleri kollarindan surukluyor ve saclarindan cekerek yenilgiyi kabullenmeye cagiriyorlardi. Akhilleus'un Penthesilea'ya karsi kazandigi zafer sahnesinden ilham alan bir dizi rolyefte Armenia'yi yenen Nero, oklarini ve yayini birakmasi icin onu zorluyor; Britanya'yi alteden Claudius yalvarmasina aldirmadan onu saclarindan yakaliyor. Bu boyun egen kadinlar, bu yenilmis kraliceler ana tanricanin yenilgisinin habercisi gibi, kadinlari Bakire Meryem'in edilgen golgesine terkediyorlar. Akhilleus'un Penthesilea'yi sag memesinden vurduktan sonra onu can cekisirken gorup asik oldugu ve hatta bu tutkusuyla alay eden Thersites'i oldurdugu soylenir. Ismiyle musemma Anadolu da cektigi acilar ve sancilarla kutsanip guzel sayilmadi mi? Savasirken degil aci edilgenlik icinde kivranirken guzel.

Yuzyillar sonra Hristiyan kadinlari kacirilip Istanbul haremlerine kapatildiklarinda kadinlar esaretlerinden guc yaratmaya, azat edilmis koleler olmak icin cabalamaya devam ediyorlardi. Tipki sarayin ak ve kara hadimlari gibi imparatorluga ithal ediliyor ve uzun yollardan bu topraklara omurlerinin onlara bictigini yasamaya geliyorlardi. Koleler, ister savasta tutsak alinarak, ister kacirilarak isterse satin alinarak edinilsinler her toplumda oldugu gibi statunun bir gostergesi haline geliyorlardi. 19. yuzyildan once ozgur muslumanlar yoksul bile olsalar ailelerinden bir kadinin disarida calismasini istemezken degisen toplumsal normlarla birlikte genc kizlarini ihtiyaclarinin karsilanmasi ve belli bir surenin sonunda evlendirilmesi sartiyla zengin ailelerin yanina vermeye basladilar. Bu olgunun farkli bir uzantisi, 'besleme' diye bildigimiz bicimi alarak yasamaya devam etti. Koylerden getirilip kentlerdeki orta sinif evlere yerlestirilen genc kizlar acima ve kucumsemenin icice gectigi bakislarin altinda yapayalniz buyumeye, ogrenmeye calisir ve geceleri islak ve tuzlu yastiklarinda hicbir zaman alinamayacak bir intikamin yeminlerini buyuturler. Anne olmadan cocuk bakmayi bilirler; pispisladiklari o minik sevimli bebegin de gunu gelince digerleri gibi acima ve kucumseme dolu o bakisi gozlerine oturtacagini bile bile. Kimisi dayanamayip vakitsiz adamin birine kaciverir; kimisi alistigi kosullarin ancak daha kotusunu saglayabilecek bir erkegi istemedigi icin o eve cakilir kalir.

Toledano, Etiyopya, Galla ve Sidama hukumdarlarinin beyliklerinde seckin tabakanin tukettigi ithal mallarini alabilmek icin kendi tebaalarini duzenli olarak sattiklarini, kucuk suclarin ve vergi odememenin cezasinin satilmak oldugunu, bazen cocuklarin vergi yerine alindigini ya da kitlik zamanlarinda aileleri tarafindan satildiklarini aktariyor. Kole sinifindan �erkesler arasinda da yaygin olan cocuk satisi disinda dogrudan siddet icermeyen diger bir kole olma bicimi de acliktan olmemek icin kole tacirlerinin bictigi fiyata kole olmayi kabul etmektir. Toledano'nun deyisiyle kole edinme yontemleri savas ve akin duzenlemekten koleligi gonullu olarak kabul etmeye dek varan bir yelpaze olusturur.

Acliktan olmemek icin koleligi kabul etmek dusuncesine kuskusuz su an icinde yasadigimiz sistemin is ve calisma mekanizmalari geregi yabanci degiliz. Ezici bir cogunluk, uretmek ve yaratmak icin degil, somut acligini gidermek ama ayni zamanda soyut acligini giderecek bir nesneler sistemiyle de cevrelenmek icin zamaninin buyuk bir bolumunu satmayi kabul eder. Hatta "issizlik" olgusunun bize gosterdigi gibi, somurulmenin basli basina bir hak olarak talep edildigi toplumlarda yasayabiliriz. Elbette ironi amaciyla carpitilmis bir soyleyistir bu, ama olabilirlik payi yok mudur?

Paul Veyne, Roma Imparatorlugu'nda kolelikle ilgili bir makalesinde efendisinin bir koleyi azad etmesine yol acabilecek nedenlerin neler olduguna cevap verirken uc baslik one suruyor: ya kole olmek uzeredir, ya efendi, ya da efendi bir is karsiliginda koleye ozgurlugunu satacaktir. Kole olmek uzereyse ozgur olmenin ve ozgur insanlarin mezarligina gomulmenin tesellisini saglamak icin; efendi olmek uzereyse iyi bir efendi oldugunu kanitlamak icin, azat edilir. Veyne, azad edilmis kolelerden cogunun evi terketmeyip, daha once ne yapiyorlarsa bu sefer daha serefli bir bicimde yapmaya devam ettiklerini tahmin ediyor. �unku bir kole kendisine kotu davranan sahibinin elinden kacsa bile genelde yapabilecegi en iyi sey, iyi birine dusmeyi umarak kendisini esir pazarinda yeniden satmak oluyordu. Romalilar sadakat iliskisi baglaminda, azat edilen kolenin, eski sahibine bir ogulun babasina karsi yukumluluklerine sahip olduguna inaniyorlardi. cunku azat edilen kole eski sahibinin adini tasiyordu. Efendisi eger ona kizarsa mirasindan men edebilir ya da aile mezarligina gomulmesine izin vermeyebilirdi. Tipki bir babanin ogluna yapabilecegi gibi. Ayni zamanda normalde ozgur insanlara el kaldirmak yasak da olsa bir efendi eski kolesini dovdugunde hakli bir sebebi varsa anlayisla karsilanir. Kole, dayaklarda aldigi darbelerle buyur ya da piser. Zaman gectikce darbelere ragmen icinde bulundugu yeri tanimaya ve orada kendisine sinirli bir guc olusturmaya calisir.

Ortacagda kadin koleler genelde ev sahibesinin yanina verilir ve orada bir tur egitimden gecirilirlerdi. Kole-hizmetci, soylu ve nufuz sahibi kadinlarin vazgecilmez bir isareti gibiydi. Surekli sahibeleriyle yasayan bu kadinlar onlarin mahremine giriyor ve kimi zaman da sirlarini paylasiyorlardi. Duby'ye gore bu kadinlar hersey icin suclu goruluyorlardi. Kokulari, bildikleri, bilmedikleri, yalanlari, patavatsizliklari... �zel hayatlarin hem disinda durmasi istenen hem de tam icinde tutulan bu kadinlar, en nihayet kocalari bastan cikardiklari icin de sucluydular. Bastan cikarma, siddet ve cogu zaman da kacisla ifade edilebilen bagimsizlik arzusu icindeki yetiskinleri hayat boyu cocuksu bir bagimlilikla yasatmak mumkun olamayacagindan bu kole-hizmetciler bir sure sonra azlediliyorlardi.

Sahibinin artik istemedigi bir kole olmaktan daha kotu ne olabilir tahayyul etmek zor. Belki de bu yuzden cogu kadin, kotu muamele de gorse birlikte olduklari erkegin arzusunun nesnesi olarak kalmaktan hosnut. Hala istenir bir varlik oldugunu bilmenin guveni, baski ya da eziyetin otesinde baska bir yerlerde degerlendirilebiliyor. Giderek daha cok talebe, giderek daha cok gereklilige boyun egmek, giderek baskalarinin olmamizi istedigi sey olmak icin umutsuzca cabalarken cekistirdigimiz dis kilifin parcalandigini ve benligimizin bir yaranin cerahati gibi ince ince sizip bosaldigini hissetmek koleligin ta kendisi degil mi? Evlerde, sokaklarda, is yerlerinde olmamiz gerektigi gibi olmaya calistikca kendimiz diyebilecegimiz bir seylerden nasil da uzaklastigimizi gormek can acitici. Kendi derimiz, kilifimiz giderek daha cok yamaya ihtiyac duyuyor: giysiler, makyaj malzemeleri, takilar, kremler bize soylendigi gibi kendimizi ifade etmeye yardimci olmaktan cok oldugumuz seyin icimizden akip gittigini saklamak, kendimizi gundelik olarak ayakta tutmak icin sigindigimiz kucuk tuzaklar. Kadin dergileri kendinizi kotu hissettiginizde yapmaniz gerekenler listesine alisveris yapmayi ekliyor ve erkek dergileri sisen kaslarin getirecegi hafiflik hissini hicbir seyin alamayacagini iddia ediyor. �unku hicbirsey istenmeyen bir kole kadar acikli degil. �unku is bulmak, cunku es bulmak, cunku hayatimizi kurmak zorundayiz. �unku bir hayatin boyle kuruldugu ogretildi bize. Kendi hayatlarimizin oznesi olamadigimizdan ozne rolunu atfettigimiz baskalarinin duygu ve edimlerinin nesnesi olmakla yetinmek, yetinmek ne kelime bunun icin kendimizi paralayip benligimizi disari akitmak zorundayiz.

Kolelik uzerine kurulu Antik Yunan toplumunun en onemli dusunuru olan Aristo, bazilarinin kole olmak icin dogdugunu one surerken hic duraksamadan bunlarin gercek bir insan gibi dik bile duramadiklarini soyler. Asiri calisma sonucu degil dik, ayakta bile duramayacak insanlarin duruslarini neredeyse kole dogduklarinin bir kaniti olarak gostermek, egitime, kulture, maddi kaynaklara erisimi olmadan buyuyen insanlari bilgisizlik ve beceriksizlikle suclamak baska duzeylerde koleligin mesrulastirilmasi icin bugun bile kullanilan savlar. Bir durumun sonucu olan unsurlari o durumun nedeni olarak ortaya koymak cok eski bir oyun. Iste bu yuzden basimizi hep dik tutmak zorundayiz.

 

KENAR NOTLARI

Seneca, olum seni her yerde yakalayabilir, der. Gemi batar, haydutlar saldirir "ve daha yuksek bir gucu bir kenara birakirsak, kolelerinin sonunucusunun senin uzerinde bir yasam ve olum hakki vardir". Pline, mektuplastigi dostlarindan birini kaygi dolu bir tonla uyarri: dostu sovalye Robustus birkac kolesiyle birlikte yolculuga cikmis ve geri donmemistir; onu hic kimse gormemistir: "yoksa adamlarinin saldirisinin kurbani mi olmustur?" Mayence'da bir mezar tasi kolesnin oldurup daha sonra da kendisi de nehire atlayip oldugu otuz yasindaki bir efendinin trajik sonunun olumsuzlestirir". Gunumuzdeki doberman sahipleri gibi Romalilar da kolelerinden icten ice korkuyorlardi.�unku kole,bu dogal olarak asagilik varligi babacil bir bicimde sevmek ve cezalandirmak, ona itaat ettirmek ve kendini sevdirmek gerekiyordu. Ancak yine de efendisiyle iliskisi tehlikeliydi cunku belirsizdi: sevgi birden nefrete donusebilir; modern kriminoloji, o zamana kadar gayet sadik gorunen hizmetcilerin ibirdenbire kapildiklari kanli cinnet vakalariyla dolu. Antik cagda kolelik Jean Genet'ye yarasir bir konu. [J. Genet'nin Fransa'da yasanmis gercek bir olayi konu edinen Hizmetciler adli oyununu kastediyor]

Ne denirse densin kole bir sey degildi: o bir insan olarak degerlendiriyordu. Ona insanlikdisi davranan kotu efendiler bile, iyi bir kole olma ve sadakat ve baglilikla hizmet etme gorevinin yerine getirmesini sagliyorlardi. Oysa bir hayvan ya da bir makineye ahlak dersi verilmez. Sadece bu insan, ayni zamanda efendisinin sahip oldugu bir esyadir da. Bu zamanda iki seye boyle sahip olunur: insanlara ve seylere. Ibni Sina, babam bana maddi kayiplari cok ciddiye almamami ogutledi hep, der: bir sigir, bir at ya da bir kole olurse bunu fazla buyutme. Eflatun, Aristo ve Caton da farkli seyler soylemediler: gunumuzde de bir subay bir mitrayoz ve yirmi adam kaybettigini soyleyecektir.

Kole, sahip olunan bir mal olduguna gore asagiliktir. Bu adamin asagiligi, buyuklugunden emin olan baska bir adami, efendisi, sefi, ustasi yaptigina gore bu asagiligi dogal sayacaktir. Bir kolenin insan-alti olmasi kaza degil kaderdir: antik koleligin psikolojik benzesimi irkciliktir. [...] Koleyle efendinin iliskisi esitsiz ve insanlar arasi bir iliskidir; o halde efendi kolesini "sevecektir" cunku hangi sahip kopegini sevmez, hangi patron iyi iscilerini sevmez, hangi somurgeci sadik yerlilerini sevmez? Yirmi adamini kaybeden subay, onlari seviyor ve onlar tarafindan seviliyordu.

Paul Veyne, Les Esclaves, in L'Histoire de la Vie Priv�e I, Seuil, s. 63-65. Fransizca aslindan Turkceye ceviren Nazli �kten.

 

Hosted by www.Geocities.ws

1