Dip

  Vasat Okyanuslarin Dip Porselinasi - Serhan Gok

 

Bir karabocugu daha ezdi Felisanyo ve belirli belirsiz bir aci hissetti derinden cunku herhangi karabocuge kiyarsaniz iciniz burkulur. ustelik Beethoven hayrani bir kiralik katil dusunun. Soylemeye dilim varmiyor ama kendisi pislikten nefret eder. Temizlik muptelasi.

Porselina lafini kesti islak sesiyle; uzun siyah saclarinin guzelligine guvenerek, yuzme teklif eden alayci tondan gulumsemesi esliginde bir sonraki kurbanini,gelecekteki butun kurbanlarini affetmesi icin, tertemiz bir hayata yeniden baslamak amaciyla yalvardi durdu. Bej takim elbisesinin istifini bozmaz incelikle silahini odanin kirmizi hali kapli kosesinde keman calan kiza yetisecek tonda hizli teker teker hepsine cevirdi. "Insanlar Arasindaki Esitsizligin Kaynagi" ni sekiz defa okumus bir ihtiyar dusunun; oysa ben henuz yuzonuc yasindayim ama kendisi bogazlari kesip cesetleri kopekbaliklarina yem yapiyor, her bolumun sonunda burslu ogrencileri evlerinden toplayip tembel particilerin ayakustu kamp ateslerinde yakiyor. Butun o et kokusunu dusunun, etrafina oksuz akbabalarin ususmelerini bekleyip avlanmaktan hoslaniyor. Gozleri oyuyor, agizlari dikiyor, kalpleri yiyor. Porselina onu duymazliktan gelip kendine ayrilan yesil kadife dosemeli kosesinden devam etti etrafa yayilan hos kokusuyla, ayirdeden burunlara seslenir bir tonda bu meslege dokuzuncu kattan bosluga birakilan altin liralarin yere carptiklarinda cikarttiklari sikirtilara gizlice alistirildigi icin basladigini anlatti.

Felisanyo silahini uzerlerinden ayirmadan tahta dosemeyle en begendigi cayirtiyi cikartir umuduyla sekizbinseksenuc sayfalik katalogdan gecen ay siparis ettigi sallanan iskemlesine coktu. isik hep istedigi gibi sagindan ve solundan esit siddette, kirkbes derece egimle asagidan dogru yuzunu oksuyordu. Ona anlatan ses sakinlesti diye mutlu oldu tabii. Keman sesi de anladi, yavasladi, sakinlesti.

Dev bocuklerin ustu igrencliklerini orten, manasiz mide bulandiran kimiltilarini az cok gizler siyah pelerinlere burundu. Yalniz arada bir kukuletalarinin orasindan burasindan ukala bir anten, patavatsiz bir cift bacak hala pirtliyordu. Felisanyo oturdugu yerden omuzlarinin cokmesinden, bakislarinin boslasmasindan, silahi tutan elinin gevsemesinden cesaretle Porselina'nin mavi gozlerinden daha da yuksek cikan melodilere kulak verdikce onlari iyice kuculmus gordu ve kirlettikleri kose de cok gecmeden siliklesti. Dunyanin en guzel bugday tanesi bedenini sarmalamis zarif siyah dar elbiseye dalip gitmis, sessiz gozyaslariyla agliyordu. Sadece iki kiz; Vasat Okyanuslarin Dip Porselinasi ve isimsiz kemanci kiz, etrafta utanacak kimse yoktu.

Uzun uzun onu ne kadar sevdigini, gorur gormez ona ne kadar asik kaldigini anlatti. Onun neden digerlerinden farkli oldugunu soyledi, nasil sonsuza kadar hep birlikte kalacaklarinin sirrini verdi. Tekrar yuzmeye cagirdi.

***

Acimasiz bir kasap dusunun, butun bunlar olurken kibritci kizin hikayesini dusunuyor ve sokakta rastladigi butun kibritci kizlari soguktan donmalarindan once makineli tufekle delik desik ettigini hatirliyor. Kor bicagiyla kafa dinliyor; derilerini yuzuyor, goguslerinden asiyor, begendiklerini kemerinde asili dolastiriyor. Felisanyo�nun cenneti odadan, Porselina�nin cenneti plaja yuruduler, kemanci kizla kibritci kizi yolda kaybettiler. Felisanyo vasat okyanusu murekkep rengi gorunce:

- Su neden bu kadar karanlik? dedi.

Porselina birsey soylemedi. Ucuk mavi gunes batisi sonrasi gokyuzunde sessiz havai fisekler patliyordu. Icini sebepsiz bir ozgurluk duygusu kapladi.

Birlikte daldilar. Yapiskandi. Sanki eriten, agziniza burnunuza kacmasi engellenemez cinsten yogun; icine girmenize musaade etmek istemiyor. Bir cani dusunun; tek eliyle sevgili sarkilarinin esliginde - soylemeye dilim varmiyor ama onlari en az dokuzyuzondokuzar kere dinlemis bir manyaktir kendisi - tek eliyle adam bogazliyor, dalmakta gucluk cekiyordu. Porselina hep daha derinlere gitmek istiyordu. Daha once konustugu yetermis gibi sessiz, kendini dalmaya vermis, kolaylikla batiyor; kendininse nefesi daraliyor, gittikce daha cok yoruluyor, her kulacta kesilecekmis gibi oluyordu. Gozlerini yumdu, sonra yuzeyden bir ipucu niyetiyle yukari acti. O kadar asagilanmislardi ki artik yukarida okyanus yildizlari, karanliga borclu ihtisamini, plajdakinden bin kat guzel bir baska havai fisek gosterisi vardi. Bakti ki Porselina bunlara hic dikkat etmiyor, sadece yuzuyor, yalniz siyah elbisesi suyun karanliginda beyaz isiga donmus ona dogru yolu gosterir parliyordu.

***

Dipte karabocukler her tarafa mikrop kusuyorlardi. isik yoktu, muzik yoktu. Felisanyo anladi ki burda gonler karisiktir, hersey kokar, Porselina'sini gozinin ucundan kacirsa ozleyecektir, ellerine muhtactir yoksa dipteki hersey gibi o da onsuz batmaya baslar cunku o olmadan hersey basittir; oyleyse onun yaptigi da odur. Felisanyo anladi ki dipte yapis yapis yer cok gecmeden ayaklarini yutacak. Keman olmayacak. Ki zaten hic yoktu. Kitap yoktu. Silah yoktu. umit yoktu. Porselina yoktu. Porselina dipte bocuktu.

Felisanyo ona dondu:

- Oldur beni. dedi

Sinek suratina hakim dortbinikiyuz gozenekli yanik turuncu gozlerinde anlayabilecegi turden bir ifade secemedi. Tasimaya mezun oldugu alti milyon mikrobun her bir tanesine hakim Porselina, kipkirmizi dunyanin en guzel dudaklarindan kan ceker siyah kurk kapli dev siringaya donusmus vampir agzindan suratina balgam balgam yesil yosun kustu. Uzamis oldugunu hayretle hissettigi dili suratina firlatilani yalayip yuttu.

Dipte "Biz ayniyiz artik, gerek yok." demenin en kisa yolu buydu.

 

Hosted by www.Geocities.ws

1