Yozgatlı Şair Hüzni Baba-dankalak olduk

 yz    Hüsnü Köktürk       GERÇEKLERİ SÖYLEYEBİLME MARİFETİ      http://www.geocities.ws/husnu66tr/mutasavvuf-fenni-baba.htm

 İnsanın kendini veya bulunduğu cemiyetin hatalarını görüp itiraf edebilmesi nekadar takdir edilebilir bir unsur. Elbette, gaye sadece kusur itiraf edebilme değil,  o itirafın ardında  fert ve toplumun kendini yenilemesi, kendini düzeltmesi ümidi var. Peygamberimiz de kavmine hoş gelmese de doğruyu söylemekten asla  çekinmemiştir. Şu hadis-i şerif, gerçekleri söyliyebilmenin ne kadar meşrû olduğuna bir delil olur kanaatındayım.

Kureyş’li Mustevrid, Amr İbn As’ın yanında 

(Amr ashabdan, yani sahabe, Arap dâhilerinden)

Ben Resulullah (dan)tan işittim “ Kıyamet, Rumlar insanların en çoğu oldukları halde kopar” buyuruyordu. Amr da o na:

–Ne söylemekte olduğuna iyi bak (ağzından çıkanı kulağın duysun)

–Ben resulullahtan işitmiş olduğum hadisi söyledim dedi. Amr da

Andolsun eğer sen bunu söylediysen muhakkak onlar ( o  zamanki hıristiyanlar) fitne anında insanların en akıllıları, musibet sırasında, insanların en çabuk yara sarıp iyi edenleri, miskin ve zaifleri için de insanların en hayırlı olanları ve meliklerin zulmünü en çok men edenleridir. Sahih-i  Müslim Cilt 9  fiten babı

Yozgat’lı Hüzni Baba da cesurane bazı kusur ve ayıpları

sergilemekten çekinmiyor. Merhum Hüzni halk şairi olmasına rağmen burada hayli ağır bir Osmanlı uslubu sergiliyor. Bu ağır uslup ancak iyi bir Medrese tahsili görmüş kimselerde olabilirdi.

Nazar kıl aleme ey dil, ne bir  şaşkın bunak olduk

Bu halkın gözünde menfur, demirden bir tabak olduk

Fakat ol meyvesiz eşcar misali bir kavak olduk.

Hudadan havf-u haşyet yok gararetle yamak olduk

Verip bad-ı havaya aklımız hep dangalak olduk

Hedef olduk hakarete onunçün müstehak olduk

Bıraktık bab-ı mevlayı kula kullar gibi taptık

Şeriatten huruç ettik sefahat rahına saptık

 Verip va’zu nasihat  milletin parasın kaptık

Edip hem fikre hizmetler papazlar yaptığın yaptık

Verip bad-ı havaya aklımız hep dangalak olduk

Hedef olduk hakarete onunçün müstehak olduk

Tabasbus eyledik bad-ı gınaya iltica ettik

Varıp zalimlere candan cigerden merhaba ettik.

Fakat yoksullara buğz-u adavetle  eza ettik

Değiştik dini dünyaya ne varsa hep heba ettik

Verip bad-ı havaya aklımız hep dangalak olduk

Hedef olduk hakarete onunçün müstehak olduk

Hatimler bahş edip zengin kesim emvatına sattık

Fakire mevtine ikrah edip de yan gelip yattık

Ne menfaatperest olduğumuz ağyara anlattık  

Edip binler müdahinlik nice eslafa da attık

                 

Verip bad-ı havaya aklımız hep dangalak olduk

Hedef olduk hakarete onunçün müstehak olduk

Sükut ettik görünce münkiratı eyledik tahsin

Tarik-i zulme binlerce  delail eyledik tayin

Olup şirke şerik ettik nifak ahkamını telkin

Havaya tabi  olmaktan dahi hiç olmadık teskin

Verip bad-ı havaya aklımız hep dangalak olduk

Hedef olduk hakarete onunçün müstehak olduk

Sehadan bahsimiz halka fakat hırs tutma bizde

Fesada aletiz hem dem hasetlik özde hem  gözde

Bıraktık urs-u namusu hacelat kalmadı yüzde

Büründük  kisve-i ilmi, amel yok hep kalır sözde.

Verip bad-ı havaya aklımız hep dangalak olduk

Hedef olduk hakarete onunçün müstehak olduk

Nicoldu  manevi maddi hüdanın emr-u fermanı

Edip efkara müftilik bıraktık hükm-i Kuran’ı

Maişet celb içün verdik bütün yağmaya iman

Tarik-i hakka hor baktık görüp hoş ism-i udvanı

Verip bad-ı havaya aklımız hep dangalak olduk

Hedef olduk hakarete onunçün müstehak olduk

Hamakat esbine bindik denaet şehrine yettik

Edip müminleri tekfir nice icrayı fikir ettik

Şarap rüşvet zina faiz kumar hep mahv olup gittik

Hulasa nehyi maruf emri münker rahına gittik

Verip bad-ı havaya aklımız hep dangalak olduk

Hedef olduk hakarete onunçün müstehak olduk

Lügatçe: Dil= gönül              eşcar =ağaçlar

Menfur= Nefret edilen                rah=yol

Havf-haşyet= Korku

Müstehak= Kak etme                  emvat=ölüler

Bab-ı mevla= Mevla kapısı

Huruç etme= çıkma, uzaklaşma

Tabasbus= yaltaklık     gına= zengin

Ağyar= gayrılar ,başkaları

Müdahinlik= dalkavukluk        eslaf= geçmişler,

Tahsin= iyi görme,addetme

hacelat= utanma    udvan=düşman, zalim

Hamakat esbi= akılsızlık at’ı

Denaet= aşağılık     menafi= menfaat

 homme ANA SAYFA--MAIN PAGE

Copyright © Hüsnü Köktürk Hüzni Baba dan.olduk