Türk mimarî tarihinin şüphesiz en önemli
ismi olan Mimar Sinan’ın hayatı hakkındaki bilgilerimizin çoğu kendi zamanında
kaleme alınmış eserlere dayanır. Bu eserler Mimar Sinan’ın mimarî eserlerinin
neler olduğu hakkında da birincil
kaynaklar durumundadır. Kütüphanelerde tespit edilen bu eserler aslında bir ilk
eserin birbirini gelişerek takip eden edisyonları gibi görünmektedir.
Bu kaynakların birincisi Topkapı Sarayı
Arşivi, nr. D.1461/3 bulunan ve herhangi bir başlık taşımayan bir metin olup
ilk defa yayımlayan R. Melûl Meriç tarafından “Adsız Risale” olarak
adlandırılmıştır. Metin muhtemelen Mimar Sinan’ın kendisi tarafından kaleme
alınmıştır. Kısa bir özgeçmişini ve yazmayı düşündüğü kitabın fihristini
içerir. Buna göre kitap onbir bölümden oluşacaktır. Bu listenin ardında küçük
bir boşluk yer almış ve onbirinci bölüme ait olan hamamların listesi verilmiştir. Bu metin, Mimar Sinan’ın
yazmayı düşündüğü otobiyografisinin ilk ve eksik kalmış denemesi olarak kabul
edilmektedir (Meriç, Şeşen 269). Metin, Meriç tarafından (s. 5-7)
yayımlanmıştır.
Nüshaları
: Tek nüshası Topkapı Sarayı Arşivi, nr. D. 1461/3’tedir (Şeşen, 269).
İkinci metin, yine Topkapı Sarayı
Arşivi’nde, nr. D. 1461/4 (yk.
1b-5a)’te bulunan Risâletü’l-Mi’mâriyye
isimli eserdir. Bunda da kısaca, ancak Adsız Risale’dekinden daha ayrıntılı
olarak Mimar Sinan’ın kısa biyografisi verilir. Yine yapıların onbir bölüm
halinde listelenmesi tasarlanmış, ancak bunların yeri boş bırakılmıştır. Bu
eserin de Mimar Sinan tarafından kaleme alınmış ve yarım kalmış bir
otobiyografi denemesi olduğu kabul edilmektedir. Metin, Meriç (s. 11-12)
tarafından yayımlanmıştır (Şeşen, 269).
Nüshaları
: Tek nüshası Topkapı Sarayı Arşivi, nr. D. 1461/4 (yk. 1b-5a)’tedir (Şeşen,
269).
Üçüncü metin Tuhfetü’l-Mi’mârîn adını taşımakta olup diğer iki eserle aynı yerde
(Topkapı Sarayı Arşivi, nr. D. 1461/4, yk. 6b-27b) ciltlenmiştir. Yazı
özellikleri bakımından önceki iki metinle aynıdır. Müsvedde hâlinde olan bu
metin, Risâletü’l-Mi’mâriyye’nin geliştirilmiş
bir edisyonu durumundadır. Başlangıç kısmı Risâletü’l-Mim’mâriyye
ile aynıdır. Daha sonra eserin içindeki konuları gösteren bir fihrist kısmı yer
alır. Ardında bu fihristteki sıraya göre yapıların listesi verilir. Bu
edisyonda öncekilerden farklı olarak Sinan’ın mimarlıkla ilgili temel
görüşlerinin anlatıldığı kısa “mukaddime” ile bazı yapıların inşa
özelliklerinin anlatıldığı “hâtime” kısmı yer almaktadır. Bu metinde yapıların
listesi on iki bölüm halinde verilmiştir. Bu hâliyle ikinci metnin tamamlanmış
bir edisyonudur (Şeşen, 269-270). Bu metin de Meriç tarafından (s. 15-52)
yayımlanmıştır.
Nüshaları
: Tek nüshası Topkapı Sarayı Arşivi, nr. D. 1461/4’tedir (Şeşen, 269).
Bu üç metin hem fizikî olarak aynı cilt
içinde bulunmaları, hem de içerikleri itibariyle birarada düşünülmelidir. Metinleri doğrudan Mimar Sinan’ın ağzından
yazılmış gibi görünür. Bunların üçünün de Mimar Sinan tarafından telif
edildiğini kabul etmemizi engelleyecek bir bilgi yoktur. Şu halde bu üç metin,
Mimar Sinan’ın yazmayı tasarladığı otobiyografinin üç ayrı safhası (edisyonu)
olarak kabul edilmelidir. Adsız Risale
bir ön edisyon, Risâle-i Mi’mâriyye
ikinci edisyon ve Tuhfetü”l-Mi’mârîn
otobiyografinin tamamlandığı son edisyon olmalıdır. Bu metinleri I. grup olarak
değerlendirmek mümkündür.
Daha sonra karşımza Mimar Sinan’ın
hayatının ve eserlerinin anlatıldığı iki metin daha çıkar. Tezkiretü’l-Ebniye ve Tezkiretü’l-Bünyân
adını taşıyan bu metinleri konuyla ilgili II. grup metinler olarak
değerlendirebiliriz. Bu iki eserin öncekilerden esas farkı, her ikisinin de Saî
Çelebi adında bir müellif tarafından kaleme alındığının belirtilmesidir. Ancak
bu iki metin arasında da yapısal farklılıklar bulunur.
Tezkiretü’l-Ebniye, I. gruptaki metinlerin
tamamlanmış şekli olan Tuhteftü’l-Mi’marîn
örnek alınarak oluşturulmuştur. Her iki metnin yapısı da aynıdır. Tezkiretü’l-Ebniye’de de kısa bir
girişten sonra Mimar Sinan’ın inşa ettiği yapıların listesi on üç bölüm hâlinde
verilmektedir. Her ne kadar metni Saî kaleme almışsa da anlatım Sinan’ın
ağzındandır. Bazı nüshalarda mensur kısımdan önce yer alan manzum metin yine
Sai Çelebi’nin kaleminden çıkmış bir Mimar Sinan biyografisidir.
Nüshaları
:
Topkapı
Sarayı, Emanet Hazinesi, nr. 1236, yk. 50a-57a.(= EH)
İ.Ü.
Türkçe Yazmalar, nr. 6826, 13 yk. (= İÜ)
Süleymaniye
Ktp. Hacı Mahmud Ef. nr. 4628, yk. 15b-21b.Bu metinde manzum kısım yoktur.
Tezkiretü’l-Ebniye’nin bittiği yerde Tezkiretü’l-Bünyan metni başlar. (= S2)
Süleymaniye
Ktp. Es’ad Ef. nr. 2258, yk. 32b-35b. Bu metinde önce manzum kısma, arkasından
mensur kısma yer verilmiştir. (= S3)
Süleymaniye
Ktp. Nuri Arlasez Bağışları, nr. 81/2, yk. 22b-36b, İstinsah h.
1206.Tezkiretü’l-Ebniye ile birleştirilmiş, eksik ve muahhar bir nüshadır.
Ankara Millî Kütüphane, nr. 06 MK Yz. A 1644, 26
yk. . Bu metin “Tezkiretü’lEbniye” adıyla kayıtlı olup aslında
Tezkiretü’l-Bünyan ile birleştirilmiş bir nüshadır. Süleymaniye Nuri Arlasez,
nr. 81’deki yazma ile benzer özellikler taşır.
Kahire, Tal’at Kütüphanesi, Türkî-Mecâmî, nr.
119/3, yk. 11a-17a.
Millet
Kütüphanesi, Ali Emirî, Tarih, nr. 921 (Bu nüsha Tezkiretü’l-bünyan ile
birleştirilmiş bir nüshadır. Manzum kısım yoktur. Ahmed Cevdet Bey’in 1897’de
yayımladığı metin muhtemelen bu nüshaya dayanmaktadır.) (= AE)
Kahire,
Tal’at Kütüphanesi, Türkî-Mecâmî, nr. 81/4, yk. 83a-92a. (Bu nüsha da
Tezkiretü’l-Bünyan ile birleştirilmiş bir nüshadır.)
Konuyla
ilgili son metin, Tezkiretü’l-Bünyân adını
taşır. Bu eser Sai Çelebi tarafından Mimar Sinan’ın ağzından kaleme alınmıştır.
Esasen mensur olmakla birlikte yer yer manzum parçalar araya serpiştirilmiştir.
Giriş kısmı, Tezkiretü’l-Ebniye’nin
girişine anlatım bakımından büyük ölçüde benzer. Ayrıca Tezkiretü’l-Ebniye’nin kimi nüshalarında yer alan manzum parçadan
birçok beyit Tezkiretü’l-Bünyan’a da
alınmıştır. İkisi arasındaki temel farklılık, Tezkiretü’l-Bünyan’da yapıların listesinin verilmemiş, ancak
bazılarının yapım süreçleri ve özelliklerinin ayrıntılı olarak anlatılmış olmasıdır.
Nüshaları
:
Süleymaniye
Kütüphanesi, Hacı Mahmud Ef. nr. 4911, 15 yk. (= S1)
Süleymaniye
kütüphanesi, Hacı Mahmud Ef. nr. 4628, yk. 21b-35b. (= S2)
Topkapı
Sarayı Müzesi, Revan, nr. 1456, 23 yk. İstinsah 1144 h./1732 m. (= R)
Süleymaniye
Kütüphanesi, Nuri Arlasez Bağışları, nr. 81/1, yk. 1b-26b, istinsah Tezkiretü’l-Ebniye ile birleştirilmiş,
birçok açıdan eksik ve muahhar bir nüshadır.
Ankara Millî Kütüphane, nr. 06 MK Yz. A 1644, 26
yk. . Bu metin “Tezkiretü’lEbniye” adıyla kayıtlı olup aslında
Tezkiretü’l-Bünyan ile birleştirilmiş bir nüshadır. Süleymaniye Nuri Arlasez,
nr. 81’deki yazma ile benzer özellikler taşır.
Kahire,
Tal’at Kütüphanesi, Türkî-Mecâmî, nr. 119/4, yk. 17b-32b.
Millet
Kütüphanesi, Ali Emiri, Tarih, 921. Bu nüsha Tezkiretü’l-Ebniye ile
birleştirilmiş nüshadır. Ahmed Cevdet Bey’in 1897’deki yayımı muhtemelen bu nüshayı
esas alarak yapılmıştır.(= AE)
Kahire,
Tal’at Kütüphanesi, Türkî-Mecamî, nr. 81/4. Bu nüsha da Tezkiretü’l-Ebniye ile
birleştirilmiş bir nüshadır ( = DK).
Tezkiretü’l-Ebniye ve Tezkiretü’l-Bünyan’ı, Mimar Sinan’ın anlatımlarına ve önceki
eserlere dayanılarak Saî Çelebi tarafından kaleme alınmış ve birbirini tamamlayan iki eser olarak
değerlendirmek mümkündür.
Bu iki metin, 18. yüzyıl civarında
birleştirilerek ortak bir metin oluşturulmuştur. Oluşturulan bu ortak metinde
Tezkiretü’l-Ebniye’deki manzum kısma yer verilmemiştir. Ahmed Cevdet tarafından
neşredilen metin, bu ortak metnin nüshalarından birine dayanmaktadır.
Yukarıda isimlerini verdiğimiz beş metnin
ilgisini şu şekilde gösterebiliriz :
I. Grup
Adsız Risale Risale-i Mimariyye Tuhfetü’l-Mi’mârîn
II. Grup
Tezkiretü’l-Ebniye Tezkiretü’l-Bünyan
Tezkiretü’l-Bünyan 18.
yüzyılda birleştirilmiş metin
Birinci
gruptaki metinleri, her ne kadar Tuhfetü’l-Mi’mârîn
yapısal olarak tamamlanmış görünse de, birer ön edisyon kabul edebiliriz.
Bunların müelliflerinin Mimar Sinan’ın kendisi olduğu da düşünülebilir.
Muhtemelen daha sonra yaptıklarının ve hayatının daha geniş bir metinde
anlatılmasını arzu etti ve bu işi Saî Çelebi’ye havale etti; önce Tuhfetü’l-Mi’marîn’i esas alarak yine
liste tarzında bir metin hazırlayan, hatta Mimar Sinan’ın biyografisini manzum
olarak anlatan Sai Çelebi, daha sonra farklı yapıda bir eser tasarladı. Bu
eseri basitçe bir giriş ve yapıların listesi olarak değil de Mimar Sinan’ın
hayatının, eserlerini ortaya koymadaki sanatçı bakışı ve ideolojisinin
anlatıldığı, şaheserlerin yapım sürecinin de verildiği bir metin olarak düşündü
ve bunu uyguladı. Bu ikinci metni yazarken daha önce yazdığı manzum kısımdan da
yararlandı. Böylece Sai Çelebi’nin kaleminden çıkmış ve Mimar Sinan’ın anlatımına
dayalı iki metin ortaya çıkmış oldu. Bu bizim eldeki metinlerin üretim süreçleriyle
ilgili varsayımımızdır.
Sonraki yüzyıllarda kim olduğunu
bilmediğimiz bir editör, gruplandırılmış bina listelerinden oluşan Tezkiretü’l-Ebniye’nin Tezkiretü’l-Bünyân
içinde yer almasının faydalı olacağını düşündü ve bu iki metni (birincisindeki
manzum kısmı almayarak) birleştirdi. Bu tamamen pratik bir amaca dayanıyordu.
19. yüzyıl sonlarında metnin matbu edisyonu hazırlanırken yine aynı pratik
amaca dayalı olarak bu 18. yüzyıl edisyonu esas alınmıştır.
Bu metinler üzerinde bugüne kadar yapılan
çalışmalar kronolojik sıra içinde şunlardır :
Tezkiretü’l-Ebniye’nin 19. yüzyıl ortalarında 16
sayfalık bir metin olarak yayımlandığını bazı kaynaklar bildirmektedir (Şeşen,
270). Bu yayım Edhem Paşa’nın Fenn-i Mimarî-i Osmanî = L’Architecture Ottomane
(1873) isimli çalışmasında da aynen yer almıştır.
1897 (h. 1315) yılında Ahmed Cevdet Bey
Kütüphane-i İkdam yayınları arasında Tezkiretü’l-Bünyân’ı
yayımlar. Bu yayım, Tezkiretü’l-Bünyân
ve manzum kısmı dışarıda bırakılarak Tezkiretü’l-Ebniye’nin
birleştirilmesiyle oluşturulmuş bir nüshaya (muhtemelen Millet Kütüphanesi Ali
Emiri nüshasına) dayanmaktadır.
1931 yılında Ahmed Refik (Altınay), Mimar Sinan isimli kitabının içinde Tezkiretü’l-Ebniye’ye yer vermiştir.
Ahmed Refik, manzum kısmı yayımlamadığı gibi Tezkiretü’l-Ebniye’de yer alan kısa Mimar Sinan biyografisine de
yer vermemiştir.
1935 yılında Türk Tarih Kurumu’nun
Dolmabahçe Sarayında sürdürdüğü ve Atatürk’ün de nezaret ettiği çalışmalar sırasında
“Türk Tarihinin Anahatları” projesi çerçevesinde “Türklerin medeniyete
hizmetleri” bölümünün yazılması, bu bağlamda “Osmanlı mimari tarihi” gündeme
gelmiş, Mimar Sinan’ın hayatı ve eserleri ile ilgili kaynakların yayımlanması
kararlaştırılmıştır. Bu görev uhdesine verilen Rıfkı Melûl Meriç, 1939 yılında “Adsız Risale”, Risâle-i Mi’mâriyye, Tuhfetü’l-Mi’mârîn ve Tezkiretü’l-Ebniye isimli metinlerin edisyon kritiklerini bitirerek
Kuruma teslim etmiş, bu metinler dizilmeye başlanmış; ancak proje kapsamındaki
diğer metinlerin (Tezkiretü’l-Bünyân,
Eyyubî’nin Padişah-nâme ve
DayazadeMustafa Efendi’nin Selimiyye
isimli metinleri) edisyon kritikleri bitirilemediği için basım işi gerçekleştirilmemiştir.
1956 yılında, Türk Tarih Kurumunun
bahsettiğimiz projesinde görev alan Afet İnan, Mimar Koca Sinan isimli bir monografi yayımlar. Bu monografide Tezkiretü’l-Ebniye’nin manzum kısmına da
yer verilmiştir. Anlaşıldığına göre İnan bu metni, Meriç’in henüz yayımlanmamış
çalışmasından almıştır.
1965 yılında, Rıfkı Melûl Meriç’in
hazırladığı ve daha önceden dizilmiş bulunan edisyon kritikler yayımlanmıştır.
Bu çalışma bilimsel usûllere uygun bir edisyon kritiktir. Nüsha farkları metnin
aparatında Arap harfleriyle verilmiştir. Ne var ki, R. Meriç çalışmasını
bitiremediği için, kulllandığı ve kısaltmalarla gösterdiği nüshaların nerede ve
hangi vasıflarda olduğuna dair açıklamalar kitapta yer almamıştır. Bu nüshalardan
bazılarının özel kütüphanelerde bulunduğu anlaşılıyor. Bu çalışmada Adsız Risale (s. 5-7), Risâle-i Mi’mâriyye (s. 11-12), Tuhfetü’l-Mi’mârîn (s. 15-22), Tezkiretü’l-Ebniye – Manzum kısım (s.
55-63), Tezkiretü’l-Ebniye – Mensur
kısım (s. 67-129) yer almaktadır.
1968 yılında A. İnan’ın Mimar Koca Sinan isimli çalışmasının
ikinci baskısı yapılır ve bu baskıda Tezkiretü’l-Ebniye’deki yapılar listesine
de yer verilir.
1984 yılında M. H. Şenalp tarafından Sâî
Çelebi, Tezkiretü’l-Bünyân, Mimar Sinan (Yıldız Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi)
adında bir tez yapılır[1].
1988 yılında Sadık Erdem Tezkiretü’l-Bünyân’ın 1897’de Ahmed
Cevdet Bey tarafından yayımlanan metnini Latin harflerine çevirerek yayımlar.
Bu metinde edisyon kritik yoktur. Sadece metnin sonuna küçük bir sözlük
eklenmiştir.
1988 yılında Zeki Sönmez, Mimar Sinan ile
ilgili metinleri günümüz Türkçesine aktararak yayımlar. Sönmez, manzum
kısımları günümüz diline aktarmamış, sadece Latin harflerine aktarmakla
yetinmiştir. Ayrıca Sönmez bu çevirileri hangi yayınlara dayanarak yaptığını
belirtmemiştir. Bu çalışmada Tezkiretü’l-Bünyân
(s. 21-57), Tezkiretü’l-Ebniye (s.
59-77), Tuhfetü’l-Mi’mârîn (s.
79-95), Risâle-i Mi’mâriyye (s.
96-97) ve Adsız Risâle (s. 98-100)
yayımlanmıştır. Çalışmada Tezkiretü’l-Bünyân
için muhtemelen Ahmed Cevdet Bey’in yayımı esas alındığından, bu metnin
içinde Tezkiretü’l-Bünyân’ın mensur
kısmı da yer almış, sonra Tezkiretü’l-Ebniye’nin
manzum kısmının yanında mensur kısmı bir defa daha yayımlanmıştır.
1989’da Suphi Saatçi, Mimar Sinan ve Tezkiretü’l-Bünyan isimli
çalışmasında Tezkiretü’l-Bünyan’ın Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Mahmud Efendi
nr. 4911’de kayıtlı bulunan ve müellif nüshası kabul ettiği nüshayı
yayımlamıştır. Bu çalışmada önce metnin günümüz diline aktarılmış biçimi (s.
44-122), sonra metnin anlaşılmasına yönelik notlar ve Topkapı Sarayı Müzesi
Revan nr. 1456’da bulunan nüshaya dayanan
birkaç karşılaştırma (s. 124-129), metnin Latin harflerine aktarılmış biçimi
(s. 136-175) ve nüshanın tıpkıbasımı verilmiştir. Bu çalışma sadece bir nüshaya
dayanması yüzünden bir edisyon kritik sayılamaz. Bunu sadece belli bir nüshanın
yayımı olarak değerlendirebiliriz.
Saatçi, 1990 yılında aynı metnin Revan
nüshasını bir makale hâlinde yayımlar. Bu yayın da söz konusu nüshanın Latin
alfabesine aktarılmasından ibarettir.
Bütün bu çalışmalar ortaya şöyle bir
tablo çıkarmaktadır. Mimar Sinan’ın hayatı ve eserleri ile ilgili söz konusu
metinler, parça parça ve ayrı ayrı yayımlanmış durumdadır. Bir ön edisyon olan
I. gruptaki metinlerin edisyon kritiği sadece Meriç tarafından yapılmış, bu
yayım Sönmez tarafından günümüz Türkçesine aktarılmıştır.
II. grubu oluşturan iki eser önce 1897’de
Arap harfleriyle yayımlanmıştır. Bu yayım birleştirilmiş, muahhar bir nüshaya
dayanır; Tezkiretü’l-Ebniye’deki
manzum kısmı içermez ve bir edisyon kritik özelliği taşımaz. Erdem, bu metni
1988’de Latin harflerine çevirmiştir. Saatçi, 1989’da Tezkiretü’l-Bünyan’ın
Süleymaniye Ktp. Hacı Mahmud Ef. nr. 4911’deki (müellif hattı kabul ettiği)
nüshasını; 1990’da da aynı metnin Topkapı Sarayı Müzesi Revan nr. 1456’daki
nüshasını yayımlamıştır. Bu yayımlarda edisyon kritik yapmamış, Tezkiretü’l-Ebniye metnine yer
vermemiştir.
I. gruptaki ön edisyonların daha önce
yayımlandıkları ve bunlarda yer alan bilginin esasen Tezkiretü’l-Ebniye’de tekrarlandığı göz önüne alındığında bu grubun
yeni bir yayımına ihtiyaç olmadığı açıktır. Ancak II. gruptaki iki metnin, yani
Tezkiretü’l-Ebniye ve Tezkiretü’l-Bünyan’ın birden fazla
nüshaya dayanan bir edisyon kritiğinin bugüne kadar yapılmamış olması, bu işi
bir gereklilik hâline getirmektedir. İşte bizim çalışmamız bu bütünlüğü ve
gerekliliği karşılama ihtiyacından doğmuştur.
Edisyon kritik, birden fazla nüshası
bulunan bir metni, nüshaları karşılaştırıp yanlışları ayıklayarak yeni bir
metin kurma işlemidir. Metinler arasındaki farklar gösterilerek, araştırmacılar
için nüsha farklarını da gösteren doğru metnin kurulması hedeflenir. Bizim
amacımız da Tezkiretü’l-Bünyân ve Tezkiretü’l-Ebniye metinlerini bu
şekilde okuyucuya sunabilmektir.
Tezkiretü’l-Bünyân hazırlanırken Süleymaniye Hacı
Mahmud Efendi, nr. 4911’deki nüsha esas alınmıştır. Bu esas alma işi, metne
konulan sayfa ve satır numaralarının takibini kolaylaştırma amacına yöneliktir.
Bu metin tarihsiz olmakla birlikte eldekilerin en eskisi gibi görünüyor. Metne
dahil edilmeyip kenara yazılmış kimi bilgilerin olması, satır ve sayfa
kullanımındaki düzensizlik bunun bir müellif nüshası olabileceğini
düşündürmektedir (Saatçi 1989, 25-27). Bu nüsha S1 olarak gösterilmiştir. Diğer
nüshalarda bu çıkmalar metne dahil edilmiştir.
Topkapı Sarayı Müzesi Revan nr. 1456’da
bulunanan nüsha R olarak gösterilmiştir.
Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Mahmud Ef.
nr. 4628’de bulunan nüsha S2 olarak gösterilmiştir. Bu nüsha 21b’de başlar,
bundan önce 15b-21b sayfalarında Tezkiretü’l-Ebniye’nin mensur kısmı yer
almaktadır.
Kahire Tal’at Kütüphanesi’nde bulunan
nüsha DK olarak gösterilmiştir. Bu nüshanın Süleymaniye Kütüphanesi Mikrofilm
arşivinde nr. 1727’de bulunan kopyasını kullandık.
Millet Kütüphanesi Ali Emiri, Tarih nr.
921’de kayıtlı bulunan nüsha, Tezkiretü’l-Bünyan ile Tezkiretü’l-Ebniye’nin
mensur kısımlarının birleştirilmesinden oluşmuştur. Ancak
Tezkiretü’l-Ebniye’nin başladığı ve bittiği yer belli olduğundan ve bu yayın
yaklaşık yüz yıldır Mimar Sinan araştırmalarının başlıca kaynağa durumunda
bulunan matbu metnin kaynağı olduğu için edisyon kritiğe dahil edilmiştir. Bu
nüshayı AE ile gösterdik.
Tezkiretü’l-Ebniye’nin manzum kısmı Topkapı Sarayı
Müzesi Emanet Hazinesi nr. 1236’da kayıtlı nüsha ile Süleymaniye Ktp. Es’ad Ef.
nr. 2258’deki yazmada bulunmaktadır. Bunları sırasıyla EH ve S3 olarak
gösterdik. Meriç’in yayımında birden fazla nüshanın kullanıldığı görülmekteyse
de bunlar yeri ve nitelikleri belirtilmemiştir.
Tezkiretü’l-Ebniye’nin mensur kısmını edisyon
kritiği ise S2, S3, İÜ (İ.Ü. Türkçe Yazmalar, nr. 6826) ve AE nüshalarına
dayanılarak yapılmıştır.
Edisyon kritikte sadece nüsha farkları,
âyetlerin Kur’an-ı Kerim’deki yeri ve meali verilmiştir. Metinle ilgili diğer
açıklamalar ise sadeleştirme bölümünde yer almıştır.
Metinde
yalınlaştırılmış bir transkripsiyon alfabesinden yararlanılmış, yani Arap
harfle metnin aktarılmasında her harf için özel işaretlerden oluşan bir alfabe
sistemi kullanılmamış, bugünkü standart Türk alfabesiyle yetinilmiştir. Bununla
birlikte uzunluklar (^) işaretiyle, ayın ve hemze harfleri kesme işaretiyle
gösterilmiş; art damak ünsüzlerinden sonra gelen uzun ünlüler ise ünlünün
üzerine kısa bir çizgi konularak gösterilmişitir. Bugünkü alfabemizde
bulunmayan genizsi n sesini gösteren kef harfi için (ñ) harfi kullanılmıştır.
Türkçe kelimelerde gayın ve kef harfiyle yazılan, ancak iki ünlü arasında
sızıcılaşan ön ve art damaksı /ğ/ fonemleri (ğ) harfiyle gösterilmiştir (değil,
dağa, olduğı vs.).
16. yüzyıl Türkçesinin henüz Eski Türkiye
Türkçesinin ses özelliklerini koruduğunu düşünerek, yazıda gösterilmeyen ünlüleri
bu sisteme göre işaretledik. Türkçe kimi kelimelerde bulunan kapalı e dediğimiz
ünlüyü (e) olarak gösterdik (edüp, verdüm vs.).
Arap harfli metinlerde bir imlâ
kalıplaşması esas olduğu için bilhassa eklemede tonluluk/tonsuzluk uyumu
gösterilmez; ancak böyle bir uyumun var olduğu da bellidir. Bu yüzden /t/ ile
biten kelime tabanlarına /t/ ile başlayan bir ek geldiğinde bunları uyumlu
olarak yazdık (ettük, gittük, gittükten, devlette, dostta vs.).
Farsça birleşik kelimeler ve ön ekler
yazılırken iki unsur arasında (-) konuldu : şikeste-zamîr, reh-nümâ, kâm-rân,
şeh-zâde, nâ-tüvân, tâc-dâr vs.
Farsça
son eklerle yapılan türetmelerde ise araya (-) işareti konulmadı : nâmver,
mehveş, cennetâsâ vs.
Tezkiretü’l-Bünyân için esas aldığımız S1 nüshası
ile Tezkiretü’l-Ebniye için esas
aldığımız S3 nüshalarında sayfa kenarına yazılmış kısımları { }
ayraçları içinde, metinde olmayıp da bizim tamir yoluyla eklediğimiz kısımları
ise [ ] ayraçları içinde gösterdik.
Ahmed Refik 1931. Mimar
Sinan, Kanaat Kütüphanesi, İstanbul.
Arseven, Celal Esad 1983.
Sanat Ansiklopedisi, 5 Cilt, Milli Eğitim Bakanlığı Yay., Ankara.
Ayvansarayî Hüseyin Efendi
2001. Hadikatü’l-Cevâmi (İstanbul Camileri ve Diğer Dinî-Sivil Mimarî Yapılar),
Haz.: Ahmed Nezih Galitekin, İşaret Yayınları, İstanbul, 744 s.
Barkan, Ömer L. 1972.
Süleymaniye Camai ve İmareti İnşaatı (1550-1557), c. I, Ankara 1972, XV-393 s.;
c. II, Ankara 1979, 301 s.
Çeçen, Kâzım 1988a. Mimar
Sinan ve Kırkçeşme Tesisleri, İski Yayınları, İstanbul, 238 s+haritalar.
Çeçen, Kâzım 1988b, “Sinan’ın
Köprü ve Su Kemerleri”, Mimar Sinan Dönemi Türk Mimarlığı ve Sanatı, İstanbul,
79-101.
Çeçen, Kâzım 1988c, “Sinan’ın
Yaptığı Köprüler”, Mimarbaşı Koca Sinan, Yaşadığı Çağ ve Eserleri,, İstanbul.
Çeçen, Kâzım 1991, Halkalı
Suları, İski Yay. İstanbul, 176 s. + harita ve planlar.
Danişmend, İsmail Hami 1948.
İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, c. II, İstanbul.
Develi, Hayati 1997. “Dua ve
Yas Motifi Olarak ‘baş açmak’ Tabiri”, Türkiyat Mecmuası, c. XX, İstanbul, s.
85-111.
Develi, Hayati 1997. Dua ve Yas Motifi
Olarak ‘baş aç-‘ Tabiri, Türkiyat Mecmuası, c. XX, İstanbul, 85-111.
Dünden Bugüne İstanbul
Ansiklopedisi, 8 cilt, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1993-1995.
Evliya Çelebi, Seyahatname,
Topkapı Sarayı Müzesi Ktp. Bağdad 304.
Hasol, Doğan 1995.
Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü.Yapı-Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul.
Hüseyin Kâzım Kadri,
1927-1943. Türk Lügati, Maarif Vekâleti, 4 cilt, Ankara.
İnan, Afet 1956. Mimar Koca Sinan, Emlak
Bankası Yay., Ankara 2. Baskı Ankara 1968.
Koçu, Reşat Ekrem 1958-1973.
İstanbul Ansikolopedisi, 11 c.
Konyalı, İbrahim Hakkı 1953. Fatihin Mimarlarından Azadlı Sinan (Sinan-ı Atîk)
Vakfiyeleri, Eserleri, Hayatı, Mezarı, İstanbul, 110+XV s.
Kuban, Doğun 1997. Sinan’ın Sanatı ve
Selimiye, Tarih Vakfı , İst.
Kunter, Halil Baki 1942.
“Kitabelerimiz” Vakıflar Dergisi, sayı II, Ankara.
Kuran, Aptullah 1988,
Tezkerelerde Adı Geçen Sinan Eserlerinin Yapı Türlerine Göre Alfabetik
Listesi”, Mimarbaşı Koca Sinan, Yaşadığı Çağ ve Eserleri I, Vakıflar Genel
Müdürlüğü Yay., İstanbul,155-166.
Manaz, Abdullah 1992,
Suriye’nin Başkenti Şam’da Türk Dönemi Eserleri, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara,
Mantran, Robert 1990. 17.
Yüzyılın İkinci Yarısında İstanbul : Kurumsal, İktisadî, Toplumsal Tarih
Denemesi, Çev. : M. Ali Kılıçbay – Enver Özcan, TTK Yay., Ankara.
Mehmed Hafid Efendi 1221
[1807], ed-Dürretü’l-mensûre fî islâhi’l-galatâti’-meşhûre, İstanbul.
Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmanî yahud
tezkire-i Meşâhir-i Osmâniyye, Haz. A. Aktan, A. Yuvalı, M. Hülâgü, Sebil Yayınevi,
İst. 1996.
Meriç, Rıfkı Melûl 1965.
Mimar Sinan, Hayatı, Eseri I. Mimar Sinan’ın Hayatına, Eserlerine Dair
Metinler, TTK Yay., Ankara, X+129 s.
Meydan-Larousse Büyük Lûgat
ve Ansiklopedi, Meydan Yayınevi, 12 cilt, İstanbul 1969-1973.
Pakalın, M. Zeki 1983. Osmanlı
Tarih Deyimleri ve Sözlüğü, 3 Cilt, MEB Develt Kitapları, İstanbul.
Pala, İskender 2000. Ansiklopedik Divan
Şiiri Sözlüğü, Ötüken Yay., İstanbul.
Selanikî, 1989, Tarih-i
Selânîkî, Hazırlayan : Mehmet İpşirli, İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul.
Sönmez, Neslihan 1999,
“Osmanlı Mimarlığında Kullanılan Uzunluk Ölçü ve Birimleri”, Osmanlı, Yeni
Türkiye Yay., c. X, Ankara.
Sönmez, Zeki 1988. Mimar Sinan ile İlgili
Tarihi Yazmalar-Belgeler, Mimar Sinan Üniversitesi Yayınları, İstanbul.
Suyolcuzade Mehmed Necib, 1942, Devha-tül-küttâb, Tertib ve tashih eden
Kilisli Muallim Rifat, İstanbul 160 s. .
Şeşen, Ramazan 1988, “Mimar
Sinan ile İlgili Yazmalar”, Mimar Sinan Dönemi Türk Mimarlığı ve Sanatı,
Türkiye İş Bankası Kültür Yay., İstanbul, s. 269-275.
Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı
1988. Osmanıl Tarihi, c. II, TTK Yay. 5. Baskı, Ankara.
Ülgen, Aygün 1999. “Osmanlı
Saray, Kasır ve Köşkleri”, Osmanlı 10, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, s.
400-428.
Yerasimos, Stefanos 2002.
Süleymaniye (Fotoğraflar : Ara Güler – Samih Rifat), Yapı Kredi Yay., İstanbul,
143 s.
Yılmaz, Mehmet 1992. Edebiyatımızda
İslâmî Kaynaklı Sözler (Ansiklopedik Sözlük), Enderun Kitabevi, İstanbul, 196
s.
[1] Yıldız
Üniversitesi'nde söz konusu tezin bir nüshası bulummadığı için yapılan
çalışmanın niteliğini öğrenmek mümkün olmadı.