Güneyce-Rize Sözlüğü. Bir Doğu Karadeniz köyünün Hafızası ve Nâtıkası, İsmail Kara, Dergâh Yayınları, İstanbul 2001, 249 s., ISBN : 975-6611-12-X.

 

Türkiye Türkçesi ağızları ile ilgili çalışmaların–kimi değerli çalışmalara – rağmen varması gereken noktalara ulaşmadığı, verimli sonuçlara ulaşılmaktan henüz uzak olun-duğu açıktır. Henüz akademik kriterlere uygun olarak malzeme derlenmeyen illerin bile bulunduğu, ayrıntılı bir ağız atlasının ise henüz tasarı aşamasında olduğu düşünülürse bu alanda yapılacak çok iş olduğu anlaşılır. Türkçenin birçok sırrını ve standart dile girmemiş yüzlerce kelimesini barındıran Anadolu ağızları, günümüzün hızlı ve kitlesel iletişim ortamında standart dilin etkisiyle hızla değişmekte, söz varlıklarını yitirmektedir. Toplum kültürünün bütün alanlarındaki değişmeler; üretim ve tüketim ilişkilerindenki farklılaş-malar, meskenlerin modernleşmesi, iç göç vs. gibi etkiler birçok kelimeyi gündelik hayatın ve sonuçta dilin dışına atmakta. Geleneksel hayatın gerektirdiği söz dağarcığına sahip olan nesillerin de yavaş yavaş aramızdan ayrılmalarıyla yüzlerce kelime Anadolu ağızlarında bir daha hatırlanmamak üzere kaybolup gidiyor. Bugün belki Türk dilciliğinin en önemli görevlerinden biri, vaktiyle Derleme Sözlüğü'nde yapıldığı gibi geniş ve yaygın bir derle-me faaliyeti yapmak; Derleme Sözlüğü'nün ikinci versiyonunu hazırlamaktır. Bugün he-men her ilde bir üniversite ve bu üniversitelerde Türk dili uzmanlarının bulunması, bu derleme işinin daha sağlıklı yürütülmesine de yardımcı olacaktır.

İsmail Kara'nın Güneyce-Rize Sözlüğü, bu alanda yapılmış kıymetli bir çalışmadır. Sayın Kara, dilci olmamakla birlikte, sadece içinden yetiştiği toplumun "hâfızasını" gele-ceğe bir belge olarak aktarmak istemiş. Bunun için hatıraları, gelenek ve görenekleri de derleyebilirdi; bunların da ayrı bir kıymeti olurdu; ancak bu gibi hatıralar nihayet elli yıl, yüz yıl kadar geriye gidebilir. Oysa o toplumun söz varlığını topladığınızda yüzyıllar kadar geriye giden bir hafıza birikimini kaydetmiş oluyorsunuz. Güneyce-Rize Sözlüğü incelen-diğinde onda komşu halkların Rumların, Ermenilerin, Lazların kelimeleri yanında esas olarak Oğuz Türkçesinin kelimelerini; bunun yanında Kıpçak Türkçesinin izlerini de görüyorsunuz.

Güneyce-Rize Sözlüğü, Sunuş'tan (s. 5-10) sonra Kelime ve Deyimler (s. 15-231), Kişi ve Aile Lakapları (s. 235-242), Yer Adları (245-249) bölümlerinden oluşuyor. Kitabın asıl kısmını oluşturan Kelime ve Deyimler bölümünde 2600 civarında kelime ve deyim yer alıyor. Kelimelerin anlamları verilirken etimoloji üzerinde durulmamış. Birçok kelimenin cümle içinde kullanılışına örnek verilmiş veya kelimeyle ilgili küçük folklorik açıklamalar yapılmış. Kelimeler verilirken altı çizili (ç) dışında özel transkripsiyon işareti kullanıl-mamış. Herhangi bir kelime bölgenin diğer ağız gruplarında geçiyorsa, bununla ilgili kaynaklar o maddede zikredilmiş; böylece okuyucuya farklı şekilleri takip imkânı sağlan-mış. Bu bölümün sonuna eklenen Bilmeceler (s. 195-196), Türküler (s. 197-231) kısımları metne zenginlik katıyor. Ancak birkaç düz anlatı metni eklenseydi iyi birer dil örneği olmuş olurdu.

II. Bölümdeki kişi ve aile lakapları, bizim Türkiye dilciliğinin genellikle ihmal ettiği bir alandır. Burada dilsel kalıplaşmalar; o toplumun tarihi ilişkileri ile ilgili dikkat çekici bilgiler yer alır. Sayın Kara, bunları kaydederken, anlamları ve kullanılışları ile ilgili de birkaç satırlık bilgi verse iyi olurdu. Zira bu gibi lakapların ne anlama geldiği veya nasıl üretildiği çoğu zaman dışarıdan bilinemez.

II. Bölüm bizde yine pek az araştırılmış olan makro ve mikro toponimi diyebi-liceğimiz bilgi alanına aittir. Burada dağ, tepe, ırmak, göl, mevki, geçit, değirmen vs. gibi yer adları verilmiş. Bu bölümde hangi kelimenin hangi tip toponimi karşıladığının belir-tilmiş olması faydalı olurdu. İleriki baskılarda buna göre bir sınıflama yapılması söz konu-su malzemenin daha yarayışlı olmasını sağlayacaktır.

Güneyce-Rize Sözlüğü, hem Doğu Karadeniz ağzı üzerinde çalışanlara, hem de etimoloji meraklılarına dikkate değer; büyük kısmı kaybolmak üzere olan bir malzeme sunuyor. Bunca kelimeyi dışarıdan bir araştırmacı elbette elde edemezdi. Bu çalışma metinler derlenip de onların sözlüğünü çıkarmak yoluyla hazırlanmamış; o bölge insanın, sayın İsmail Kara'nın akraba ve hemşehrilerinin hafızalarını yoklayarak çıkardıkları malzemeden oluşmuştur. Böylece bugün bile kullanılmayan birçok kelime sözlükte yer alabilmiştir. Bu özelliklerinden ve ciddi bir emek mahsulü oluşundan dolayı bu çalışma dilcilik literatüründe şimdiden yerini almıştır.

 

Önceki Sayfa

 

Ana Sayfa

Hosted by www.Geocities.ws

1