TASKOMURU VE LINYIT

 

                                                           TAŞKÖMÜRÜ

 

           

 

Taşkömürü, bitkisel maddelerin yeraltında depolanarak dönüşüme uğramasıyla oluşan ve bu yüzden yüksek bir ısı gücü kazanan taşlaşmış katı bir yakıttır.Bitkisel maddelerin kömürleşmesi olayı , birinci jeolojik zamanın karbon devrinde olmuştur.

                        Taşkömürünün oluşumu hakkında iki tür varsayım ileri sürülmektedir.                           -Allokton oluşum ve

                        -Otokton  oluşum.

                       

            Allokton oluşuma göre kömürler bugün bulundukları havzalara başka yerlerden taşınan bitki artıklarının uzun bir zaman dilimi içinde fosilleşmesi sonucu oluşmuşlardır.

            Otokton oluşum teorisi ise bunun tersi bir varsayımdır.Buna göre kömürler başka  yerlerden taşınan bitki artıklarıyla oluşmamışlardır.Kendi havzalarındaki bitki artıklarının dönüşüme uğraması ile oluşmuşlardır. Bunun kanıtları olarak şu özellikler gösterilmektedir. Kömür havzalarında yer yer katmanlara ve bu katmanlar arasında kök ve gövde fosillerine rastlanılması.¹         

           

            Taşkömürleri, bileşimlerindeki uçucu madde oranlarına bağlı olarak çeşitli gruplara ayrılırlar. Bunlar;

           

1-     Yağsız Taşkömürleri:Bileşimlerinde  %14’e kadar uçucu madde vardır. Konutlarda ve sanayi sektöründe kullanılırlar.

2-     Yarı Yağlı Taşkömürleri: Uçucu madde oranları %12-22  arasında değişir. Bunlar da konutlarda kullanılabilirler.

3-     Yağlı Taşkömürleri: Bunların bileşimindeki uçucu madde oranı %24-40 arsında değişir. Bu kömürlerden “kok kömürü” üretilebilir .Ancak damıtıldıklarında  çok miktarda gaz açığa çıkarırlar

4-     Kısa Alevli Taşkömürleri: Uçucu madde oranları %18-27  arasında değişir. Metalurjide kullanılan kok kömürü bu kömürlerden elde edilir.

5-     Alevli-Yağlı Taşkömürleri: % 30’un üzerinde uçucu madde bulunduran bu kömürler yarı tağlı taşkömürleri ile karıştırıldıklarında  kalitessi yüksek kok kömürü elde edilir.

6-     Kuru-Alevli Taşkömürleri:Bunların da uçucu madde oranı % 34-45 arasındadır.Demir-çelik fabrikalarında kullanılırlar.

 

Ülkemizde bugün en zengin taşkömürü havzası Batı Karadeniz bölümündedir.Burada işletilmekte olan rezervler üç bölgeye ayrılır

 

1-Zonguldak Havzası: Kozlu ve Kilimli işletmelerinden oluşur.

2-Ereğli Havzası: Armutçuk ve Kandilli işletmelerinden meydana gelir.

3-Amasra Havzası:Tarlaağzı ve Kazpınar işletmelerinden oluşur.

           

Birinci jeolojik zamanın karbon devrinde oluşan bu yataklardaki kömür rezervi yaklaşık 1,5 milyar tondur.Bu değer Türkiye’nin toplam taşkömürü rezervlerinin tamamına yakındır. Yalnız bu 1,5 milyar tonluk rezervin sadece 200 milyon ton kadarı işletilebilir rezerv olarak kabul edilmektedir.Ayrıca Toroslar ve Diyarbakır civarında da işletilebilir yataklar olduğu tahmin edilmektedir. Anlaşılıyor ki ülkemiz taşkömürü rezervleri bakımından pek zengin değildir. Hatta yıllık üretimimizin 4-5 milyon ton  olarak devam ettiği düşünülürse yaklaşık 40-50 yıl sonra taşkömürü rezervlerimiz tükenme noktasına gelecektir.Fakat şunu unutmamak gerekir ki bu kadarlık bir taşkömürü zenginliğine Balkan ve Ortadoğu ülkeleri arasında sadece Türkiye sahiptir.²

 

Ülkemizde taşkömürü üretimi 1974 yılından itibaren büyük gerilemeler göstermiştir.Özellikle son 16 yılda üretimde 1,5 milyon tona yakın düşme kaydedilmiştir.Bu düşme çeşitli ekonomik ve teknik  zorluklardan kaynaklanmıştır. Üretim miktarlarında genelde  bir düşme olmakla birlikte yıldan yıla büyük dalgalanmalar da gözlenmiştir. Mesela  1975-80 yılları arasında önce bir düşme, 1980-84 yılları arasında  bir artma ve 1984-88 yılları arasında da sürekli bir düşme görülmüştür.³

 

Taşkömürü sektöründeki bu istikrarsızlığın giderilmesi ve sektöre canlılık kazandırılması amacıyla , taşkömürü faaliyetleri bağlı bulunduğu Türkiye Kömür İşletmeleri (T.K.İ) ‘nden ayrılarak yeni kurulan  Türkiye Taşkömürü Kurumu (T.T.K) Genel Müdürlüğü’ne bağlanmıştır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na  bağlı olarak  çalışan bu kuruluşun başlıca görevleri şunlardır.

 

1-     Ülkemizdeki taşkömürü rezervlerini tespit etmek için her türlü arama,etüt,plan , proje ve programlar yapmak.       

2-     Taşkömürü üretimini hızlandırmak için gerekli yer altı ve yerüstü sanayi tesisleri kurmak ve işletmek.

3-     Taşkömüründen kok, briket gibi yan ürünler üretmek.

 

Türkiye’de taşkömürünün varlığı ilk kez 1822 yılında Ereğli ’nin bugünkü Kestaneci Köyü yakınlarında , Hacı İsmail adlı bir gemici tarafından bulunmuştur. Ancak bu taşın yanıcı bir madde olduğu yine Kestaneci Köylülerinden Uzun Mehmet  adında bir deniz eri tarafından keşfedilmiştir. Uzun Mehmet’in bu taşlardan bir miktar yanına alıp İstanbul’a sultan  II.Mahmut’a götürmesiyle taşların yanıcı olduğu resmen anlaşılmıştır. Bu nedenle ülkemizde taşkömürünü keşfeden kişi olarak Uzun Mehmet kabul edilir.

             

           Cumhuriyet döneminde ; yol sisteminin iyileştirilmesi,yeni yollar yapılması ,demir-çelik fabrikalarının kurulması ve ısınma ihtiyacı gibi nedenler taşkömürü üretiminin giderek artmasını teşvik etmiştir. Örneğin 1925’te 600 bin ton olan üretim 1990 yılında 6,5 milyon ton düzeyine çıkmıştır. Bundan da yaklaşık 4-5 milyon ton net üretim sağlanmıştır.

 

Türkiye taşkömürü üretiminin brüt olarak artışı (milyon ton)

Yıl

1925

1935

1955

1965

1988

1990

Üretim

0,6

2,3

3,7

7,0

6,7

6,5

 Not:Brüt üretimin %60-65’i net üretim sayılabilir.

           

            Kuşkusuz bu üretim yurdumuzun ihtiyacını karşılamaz.Bunun için yıllık

ihtiyacı karşılamak üzere giderek artan miktarlarda  taşkömürü ithalatı yapılmaktadır. 1977’de 484 bin ton olan ithalat, 1995 ‘te 2 milyon tona çıkmıştır.

 

            Türkiye’nin yıllık taşkömürü ithalatı dünyadaki diğer üretici devletler karşısında yetersiz kalmaktadır.Örneğin Çin’in yıllık taşkömürü üretimi 800 milyon ton, ABD’nin 750 milyon ton,Rusya’nın 550 milyon tondur. Türkiye yıllık 4-5 milyon tonluk net üretimle dünyada ancak 21.sırada yer almaktadır.

 

 

 

                                               LİNYİT

 

              Linyit, şiddetli basınç altında  turba adı verilen kayaların dönüşüme uğraması sonucu oluşan , rengi kahverengi ile siyah arasında değişen bir tür kömürdür. Linyit  dünya kömür rezervlerinin % 45’ini oluşturur.Ancak ısıtma değeri ve depolama kolaylığı bakımından taşkömürünün yerini tutmaz. Çünkü  taşkömürünün kalorifik değeri 8000 ila 9500 kcal/kg iken linyitlerde bu oran en fazla 6000-7000 kcal/kg dolayındadır.¹         

           

            Ayrıca  linyitler  demir - çelik  fabrikalarında   kok  kömürü   olarak kullanılamazlar. Ancak linyitlerin ekonominin gelişmesine büyük katkıları vardır. Çünkü “termik santral” dediğimiz  elektrik fabrikalarında elektrik enerjisine çevrilirler ve sanayi sektörünün hizmetine sunulurlar. Ayrıca  linyitler konutların ısıtılmasında da katkı sağlamaktadırlar.

 

            Yurdumuzun hemen her coğrafi bölgesinde az çok linyit rezervlerine rastlanmaktadır.Toplam linyit rezervlerimiz bugünkü bilgilerimize göre 8 milyar tonu aşmaktadır.Bunun sadece 3.4 milyar tonu Elbistan Havzasındadır.Ülkemizde linyitin bolca bulunması, üçüncü jeolojik zaman arazilerinin geniş alan kaplamasının bir sonucudur. Bu araziler 120 bin km²lik bir alanı kaplar.Bu da ülke arazilerinin %15’ine eşittir.

 

            Bugün Türkiye’de işletilmekte olan 90 dolayında linyit yatağı vardır.Ama bunlardan ancak 15 kadarının rezervleri 100 milyar tonun üstündedir.Bu rezervler arasında en büyükleri sırasıyla;

            -Afşin-Elbistan

            -Nallıhan

            -Beyşehir

            -Kütahya-Seyitömer

            -Tavşanlı-Tunçbilek

            -Manisa-Soma

            -Muğla-Yatağan  ve

            - Sivas-Kangal

olarak sıralanabilir.

            Türkiye linyit üretimi taşkömürüne oranla daha hızlı artmaktadır.Örneğin 1923 yılında  yıllık üretim 250 bin ton iken  1990 yılına gelindiğinde 55 milyon ton düzeyine çıkmıştır.²

 

            Türkiye linyit üretiminin artışı (milyon ton)

Yıl

1925

1950

1960

1970

1985

1990

Üretim

0,2

1,2

2,7

5,7

39,4

54,3

Not:Üretim verileri brüt üretim olup % 70’i net üretim  kabul edilebilir.

 

Linyit üretimindeki esas artışlar 1960 sonrasına rastlar.Çünkü giderek sanayileşen yurdumuzda fabrikaların elektrik ihtiyacını karşılamak üzere  linyit ile çalışan termik santraller kurulmaya başlanmıştır.Örneğin Afşin-Elbistan Termik Santrali,Soma Termik Santrali,Yatağan Termik Santrali  gibi.

 

Linyit kömürü kendiliğinden tutuşabilme özelliğine sahiptir. Bu tehlikeli durum göz önünde bulundurularak linyit kömürünün dikkatli depolanması gerekir.Linyitin uzun mesafelere taşınma masrafı da  yüksektir. Buna rağmen linyitler bugün termik  santrallerde en çok kullanılan yakıt olma özelliğini taşımaktadır.



¹ DOĞANAY,Hayati:1990.Enerji Coğrafyası, Atatürk Üniv.Yay. ERZURUM

² DOĞANAY,Hayati;ŞAHİN,Cemalettin;1999,Türkiye Coğrafyası,Gündüz Eğitim ve Yay.ANKARA

³ ÖZTÜRK,Kemal:1996. Türkiye Coğrafyası Ders Notları,ANKARA

 

¹ DOĞANAY,Hayati:1991.Doğal  Kaynaklar,Atatürk  Üniv.Yay.ERZURUM

 

² GÜNGÖRDÜ,Ersin:1997,Türkiye Ekonomik Coğrafyası,İdeal Basım Yay. ANKARA

Hosted by www.Geocities.ws

1