TİLEGRAMMA Dr.
Hakkı Açıkalın Bir kitab yazıldı, adı
‘Telegram’. Yazarı: Salih Mirzabeyoğlu.
Τελεγραμ
κελιμεσινιν
κλασικ μâνâσı,
Τελγραφ. Εωετ,
bildiğimiz telgraf. Yunanca; Tile: Uzak ve Gramma: Harf, Yazım mânâsına.
Yani uzağa yazmak veya yazıyı uzağa göndermek. Yeni Türkçe’de
bir aralar ‘Uza-yazım’ diye bir kelime uydurulduydu fakat
zannediyorum tutmadı, kullanılmıyor. Mütefekkir’in yazdığı bu
kitab, dar anlamıyla bir telgraf, insanlığa, Müsülmanlar’a ve
bizlere çekilmiş bir telgraf. F-Tipi zindanlarından dışarıya
telgraf çekmek yasak. Mütefekkir bir mucize gerçekleştirerek
zindandan telgraf göndermiş. Bu yönüyle mucize değil sâdece,
muhtevâsı ve başına getirilmenlerin ve getirilmeye çalşılanların
üstesinden gelebilmesiyle de yani insanüstü varlığıyla da bir
mucize. Geçmişte yaşanan mucizelerden bahsetmiyoruz, El’an yaşanan
bir mucizeden söz ediyoruz. İnşaallah, başta İngilizce olmak üzere
bütün dillere terceme edilir de, dünya Anadolu’da neler olup bittiğini
anlama fırsatı bulur. Dar anlamı bu. Bir de geniş anlamı var
ki, üzerine kitab yazılması gerekir. Neler yok ki; eskiden bildiğimiz
isimler, kurumlar, örgütler, eskiden duyup da bilmediklerimiz ve yeni
duyup öğrendiklerimiz. Bunların hepsine birden bir makâle sığasında
deyinmek mümkün değil. Değinebildiğimiz kadar değinelim... Dost Tarikatı...
Tarikat yerine örgüt demek daha doğru. ‘Barışçıl!!!’ bir şiddet
örgütü. Yeteri kadar anlatılıyor kitabda, bozmamak lâzım. Sene 84... Hekim olan bir arkadaşım
bir çevreden bahsediyor; ‘Bilgi muhibleri’ veya ‘Bilgiciler’
diyorlar. Teyzesi de kurucuları arasında, Kendi aralarında, bir mühim
şahsın etrafında toplanıp ‘vahiy’ alıyorlar. Vahiy lafı
sonraları ‘Göksel bilgi’ ve ‘Göksel haber’ kavramıyla yumuşatıldı
ki, es kaza Müslüman hassasiyeti olan birileri huylanıp uzaklaşmasın
diye. Merkez şahıs Bostancı da mukîm bir medyum ve kendisine sürekli
bir kitab yazdırılıyor. Yani (haşâ huzurdan), vahy indiriliyor ve o
da hâliyle bu yeni dinin (Bilgi Dini) rasûlü oluyor. Yaşlı bir kadın
bu, sonraları meşhur olacak biri... Örgütlenmenin iki merkezinden
biri kadının Bostancı’daki evi, diğeri ise, sırasıyla Etiler
(Akadlar) ve Ulus çevresi. Arkadaşımın teyzesi Etiler ekibini örgütlüyor.
Bu insan daha sonra yapıdan ayrıldığı için kimliğini vermiyorum.
Aynı ânda, kadının talimatıyla Antalya ili ikinci merkez seçiliyor
ve burada bir otel alınıyor: Ufo Oteli! Bu otel şimdi var mı, yok mu
bilmiyorum. O zamanlar bu örgütün İstanbul dışındaki ikinci
merkezi konumunda, mühim toplantılar burada yapılıyor. Zaman içinde
sırasıyla, Bursa, İzmir ve Ankara’ya yayılıyor. Daha öteye
gitmiyor yani metropolleri tercih ediyor. Burada kısa bir parantez açarak
bir iki kelâm edelim: Antalya önemli bir merkez; turistik olması ve
bu tip şeylerin sempatiyle karşılanması açısından... Hâl-i hazırda
Boston’da yaşayan Ahmed Hulusî Akten’in de ana karagâhı oradaydı.
Diğer karargâh ise-hâlâ duruyor mu bilemiyorum-Cağaloğlu’ndaki
Ulus gazetesidir (ilân gazetesi) ve örgütün İstanbul
temsilcilerinden biri bu gazetenin görünür sahibi Adnan’dır.
Antalya aynı zamanda Satanizm’in de 90’lı yılların başında uç
verdiği bir şehir. Belki başkaları da vardır... Bu kadın daha sonraları medyatize olan Vedia
Bülend Çorak’tır ve anadan Ermenî’dir. Cinnî etki altında olup
sık sık Can’ın etkisi altına girmekte ve kendisine ‘el
verilip’ yazı yazdırılmaktadır. Yani ilmî dille söylemek
gerekirse ‘Possédé’dir (Ele geçirilmiştir). Bu kadına yazdırılan
‘kitab’a, çevresinde bulunanlar ‘Altın Çağ Bilgi Kitabı’ adını
vermişler ve yayınlamaya başlamışlardır. Kitab, fasiküller hâlinde
92 senesinde Yeni Günaydın isimli gazetede tefrika edilmiş ve aynı
gazete Ahmed Hulusî Akten’in cevabî nitelikteki değerlendirmelerini
de yayınlamıştır. Ahmed Hulusî Akten, bu örgütün cinnî
possesion neticesi kaleme alındığını ve kadının da cinnî etki
altında olduğunu söylemiştir. Ayrıca, toplantılarında da bunu
dile getirmiştir. Şimdi bu, Altın Çağ Bilgi Kitabı’ndan misâller verelim:
Altın
Çağ Bilgi Kitabı Kitabın
üzerinde temsilî bir güneş mevcud olub bu güneşin 18 ışını
bulunmaktadır. Güneşi temsil eden dairenin ortasında Bir üçgen yer
almakta ve kenarlarının üstünde, ‘Dünya Kardeşlik Birliği’
yazısı okunmaktadır. Üçgenin köşelerinde ise ‘K’, ‘O’ ve
‘M’ harfleri mevcuddur. Üçgenin ortasında ise bir daire daha
mevcud olub onun da içinde bir ikinci üçgen görülmektedir.
Örgütün amblemi ise; Bir daire, onun içinde bir ikinci daire; ikinci daireden birinciye doğru yönelen ve ışınları temsil eden 18 adet sarı renkli yapraksı figür, ikinci dairenin ortasında bir üçgen ve onun içinde de bir ikinci üçgen bulunmaktadır. Örgütün
resmî ismi;
DÜNYA KARDEŞLİK BİRLİĞİ EVRENSEL BİRLEŞİM MERKEZİ
DERNEĞİ
DÜNYA KARDEŞLİK BİRLİĞİ MEVLÂNÂ YÜCE VAKFI’dır.
Örgüt’ün referans (mukaddes) kitab olarak lanse bilgi kitabı
şöyle tanıtılmaktadır:
Biligi Kitabı-Alfa Kanalı-Altın Çağ hakkında açıklayıcı
bilgidir.
“Dostlarımız, Şu an maddi manevi ve doğal yönden birçok niteliğini
kaybetmiş olan planetimiz, tekrar restore edilmektedir. Bugüne kadar
yaşanmış ve yaşanacak olan olaylar, çok kısa bir zamanda insanlığı
hakikat bilincine ulaştırarak bir bütünlükte birleştirecektir. Yaşadığımız
dönemde tüm planetimizde Birleşim, Barış ve Dostluk Şuurunu oluşturmaya
çalışan birçok Spiritik Odaklar mevcuttur. Ve bu Odakları 20. yüzyılın
başında ve bilhassa son yarısında, 10. Boyuttan verilen kozmik
tesirler ile uyanan insanlar, görevli kadrolar olarak devreye almışlardır.
Ve herkes aldığı tesirleri ya bilinçli, ya da bilinçsiz olarak
tatbik etmiştir ve etmektedir. Bu
son çağda aynı gaye ve düşünce doğrultusunda hareket eden
odaklar, bugüne kadar bir hazırlanış dönemi yaşamıştır. Ancak
şimdi artık el ele vererek birleşme ve TEK'e hizmet zamanıdır. Bu
neden ile herkes yapmış olduğu çalışmaların ışığında birleşebilir
ise, Dünyamız çok şey kazanacaktır. Altın Çağ
masalı asırlara matuf bir yatırımdır. Aslında
her reformik düzen bir Altın Çağdır. Ancak bu 26.000 yıllık son
siklus geçiş programının, diğer dönemlerden daha değişik bir hazırlanış
programı vardır. Bu hazırlanış programı, sistematik bir şekilde
asrımıza kadar gelmiştir. Önce Kutsal Kitaplar ile bildirilen göksel
öneriler, insanlığı bir Hakikat Bütünlüğünde toplayarak,
planetimizi Tek Tanrı bilincinde birleştirmiştir. Geçen zaman süreçlerinde
tüm hakikatler ve göksel bildiriler, planetimizdeki insanlara bugüne
kadar ışık tutmuştur. Medyamik bir çağ olarak değerlendirdiğimiz bu
özel çağda, artık hakikatler, kazanılan bilinçler doğrultusunda gözler
önüne serilmektedir. Yapılan bunca çaba ve birleşim çağrıları,
sadece planetimize ait bir olgu değildir. Bu son çağ sistemi tüm
Evrensel Bütünlüğün Kâinatlar Nizamları ile bir bütünde birleşimidir
ki, işte bu gelecek çağa Altın Çağ denilmektedir. Altın Çağ yarınlarda Tek Tanrı, Tek Düzen,
Tek Sistem ve Tek Kitap doğrultusunda bizlere ışık tutan ve kardeş
dünya bütünlüğünde mutlu insanların yaşayacakları bir ortamın
müjdecisidir. Ancak özlenen Altın Çağ'a gelininceye kadar
planetimizin daha aşacağı eşikler vardır. Altın Çağın bu hazırlık
dönemine 3 Kozmik Çağ tanınmıştır. Biliyoruz ki (bir Kozmik Çağ bir asrı
kapsamaktadır). Birinci Kozmik Çağımız, 1900 Hızlı Evrim Programı
ile devreye girerek, programını tamamlamak üzeredir. İkinci Kozmik
Çağ, 21. yüzyılı kapsamakta, Üçüncü Kozmik Çağ ise, 22. yüzyılı
içine almaktadır. Yukarıda bahsettiğimiz özlenen ve arzu edilen
Altın Çağın başlangıç tarihi 23. asırdan itibaren başlayarak 7
asırlık bir Dönemi içine alacaktır. Şu an bu dönemin hazırlık
programlarını bir bir sıralar isek, Altın Çağ'a hiç de kolay
yollardan kavuşulamayacağı idrakine varırız. Altın Çağ'ın Hazırlık Programında ( 5 )
skala vardır. Her bir skala bir Çağı kapsamaktadır. bunu sırası
ile yazarsak: 1.
Bu bir Hazırlık Çağıdır
ki, Kutsal Kitaplar Dönemini kapsar. 2.
Uyanış Çağı : Bu, yaşamış
olduğumuz Geçiş Boyutu ve bugüne kadar Bizlere bildirilen KIYAMET tâbir
edilen Dönemdir. Şu an Planetimiz bu kaosun içindedir. 3.
Yeni Çağ : Burada alışılagelmiş Dönemlerin dışına
taşılarak, Bilinmeyene Ulaşma - Çalışma - Araştırma - İdrake
varma Dönemi devreye girecektir. İki asırlık Kozmik Çağ bu dönemi
yaşayacaktır. 4.
Altın Çağ : 23. Yüzyıldan sonra 7 Asırlık bir Dönemin
yaşamını kapsar. Burada Birlik - Bütünlük Bilinci doğrultusunda,
Evrensel Şuurun ve Birleşiminin direkt İdrakine varılarak,
Planetimizde henüz anlaşılamayan fakat tanıtmaya çalıştığımız
bir Mekanizmanın - Sistemin - Tanrısal Düzenin -Realitenin Varlığına
tanık olunacak ve Bilinmeyenlere Bilinçli olarak kanat açılacaktır. Işık Çağı : Altın Çağ'dan sonra başlayacak olan
Çağa, Işık Çağı denilmektedir. Bu 30. Yüzyıldan sonra devreye girecek bir Çağdır
ki burada direkt Tanrı'nın Düzeni devrededir. 5.
Uyanış Çağı : Bu, yaşamış
olduğumuz Geçiş Boyutu ve bugüne kadar Bizlere bildirilen KIYAMET tâbir
edilen Dönemdir. Şu an Planetimiz bu kaosun içindedir. 6.
Yeni Çağ : Burada alışılagelmiş Dönemlerin dışına
taşılarak, Bilinmeyene Ulaşma - Çalışma - Araştırma - İdrake
varma Dönemi devreye girecektir. İki asırlık Kozmik Çağ bu dönemi
yaşayacaktır. 7.
Uyanış Çağı : Bu, yaşamış
olduğumuz Geçiş Boyutu ve bugüne kadar Bizlere bildirilen KIYAMET tâbir
edilen Dönemdir. Şu an Planetimiz bu kaosun içindedir. 8.
Yeni Çağ : Burada alışılagelmiş Dönemlerin dışına
taşılarak, Bilinmeyene Ulaşma - Çalışma - Araştırma - İdrake
varma Dönemi devreye girecektir. İki asırlık Kozmik Çağ bu dönemi
yaşayacaktır. 9.
Altın Çağ : 23. Yüzyıldan sonra 7 Asırlık bir Dönemin
yaşamını kapsar. Burada Birlik - Bütünlük Bilinci doğrultusunda,
Evrensel Şuurun ve Birleşiminin direkt İdrakine varılarak,
Planetimizde henüz anlaşılamayan fakat tanıtmaya çalıştığımız
bir Mekanizmanın - Sistemin - Tanrısal Düzenin -Realitenin Varlığına
tanık olunacak ve Bilinmeyenlere Bilinçli olarak kanat açılacaktır. 10.
Işık Çağı : Altın Çağ'dan sonra başlayacak
olan Çağa, Işık Çağı denilmektedir. Bu 30. Yüzyıldan sonra
devreye girecek bir Çağdır ki burada direkt Tanrı'nın Düzeni devrededir. Bu
yolda hazırlanan İnsanlık, artık bu Sistemin direkt Öz Elemanı
olacaktır. İşte bu Evrensel Işık yoluna Altın Çağ diyoruz. Yarınların
güzel günlerinin son hazırlık dönemlerine, şu an yaşadığımız
ortamda hızlı bir şekilde girilmiştir. Artık
hepimiz biliyoruz ki yaşayacağımız Çağlar yaşadığımız Çağlardan
çok farklı olacaktır. Ancak bu farklılık ve değişim planetimizin
her kesiminde birçok sancılara neden olmaktadır ve değişen zaman
ile insanlar da değişmektedir. Bu şekilde şuursal bir kaosu yaşayan
insanlık, yarınların Altın Çağına hazırlık yapmaktadır. Bu
bir geçiş dönemidir. Bu dönemde, planetimizin her kesiminde beşeriyeti
Altın Çağa hazırlamak ve insani Bütünlüklerde kitlevi Şuurlanma,
Uyanma ve Arınma aşamalarını hızlandırmak gayesi ile, birçok
Odaklar ve Dernekler kurulmaktadır.Bizler, Dünya Kardeşlik Birliği
Evrensel Birleşim Merkezi olarak, bu Evrensel Yolda 30 yıldır hizmet
veren bir ekolüz. Bizim
Bilgi Kitabı adını taşıyan bir Kitabımız vardır. Bu Kitabı fasiküller halinde seminer çalışmaları ile topluma açmaktayız.
Bu Evrensel programları tüm dünya boyutuna anlatıp tanıtmak, bizim
Misyonumuzun Görevidir. Dünyada resmen Dernekleşip Vakıf kurmamız,
1993 yılında devreye alınmıştır. Ancak 30 yıldır tüm dünya ile
irtibattayız. Ve bu Bilgi Kitabını tüm dünya, 1950 yılından beri
beklemektedir. Şimdi sizlere Bilgi Kitabının bazı özellikleri
hakkında daha detaylı ve açıklayıcı bir bilgi vermek istiyoruz. (
BİLGİ KİTABI ) 1.11.1981 yılında Birleşik İnsanlık Realitesi
Kozmos Federal Meclisi tarafından Anadolu Türkiyesine, ALFA Kanalından
yazdırılmaya başlandı. Ancak henüz Toplumun hazır olmadığı gerekçesi
ile Bilgi Kitabı 3 yıl insanlığa açılmadı, 1984 yılında tüm Dünyada
Birleşim ve Realite yolunda Spiritik Odaklar oluşturuldu ve Kitabı
topluma açma ve tanıtma emri aldık. Bilgi Kitabı halen 12 senede
tamamlanarak Kitap haline getirilmiş ve ingilizceye de çevrilmiştir. 11.
Uyanış Çağı : Bu, yaşamış
olduğumuz Geçiş Boyutu ve bugüne kadar Bizlere bildirilen KIYAMET tâbir
edilen Dönemdir. Şu an Planetimiz bu kaosun içindedir. 12.
Uyanış
Çağı : Bu,
yaşamış
olduğumuz
Geçiş
Boyutu ve
bugüne
kadar Bizlere
bildirilen KIYAMET
tâbir
edilen Dönemdir. Şu an Planetimiz bu kaosun içindedir. 13.
Yeni Çağ : Burada alışılagelmiş Dönemlerin dışına
taşılarak, Bilinmeyene Ulaşma - Çalışma - Araştırma - İdrake
varma Dönemi devreye girecektir. İki asırlık Kozmik Çağ bu dönemi
yaşayacaktır. 14.
Altın Çağ : 23. Yüzyıldan sonra 7 Asırlık bir Dönemin
yaşamını kapsar. Burada Birlik - Bütünlük Bilinci doğrultusunda,
Evrensel Şuurun ve Birleşiminin direkt İdrakine varılarak,
Planetimizde henüz anlaşılamayan fakat tanıtmaya çalıştığımız
bir Mekanizmanın - Sistemin - Tanrısal Düzenin -Realitenin Varlığına
tanık olunacak ve Bilinmeyenlere Bilinçli olarak kanat açılacaktır. 15.
Işık Çağı : Altın Çağ'dan sonra başlayacak
olan Çağa, Işık Çağı denilmektedir. Bu 30. Yüzyıldan sonra
devreye girecek bir Çağdır ki burada direkt Tanrı'nın Düzeni devrededir. 16.
Uyanış
Çağı : Bu,
yaşamış
olduğumuz
Geçiş
Boyutu ve
bugüne
kadar Bizlere
bildirilen KIYAMET
tâbir
edilen Dönemdir. Şu an Planetimiz bu kaosun içindedir. 17.
Yeni Çağ : Burada alışılagelmiş Dönemlerin dışına
taşılarak, Bilinmeyene Ulaşma - Çalışma - Araştırma - İdrake
varma Dönemi devreye girecektir. İki asırlık Kozmik Çağ bu dönemi
yaşayacaktır. 18.
Uyanış Çağı : Bu, yaşamış
olduğumuz Geçiş Boyutu ve bugüne kadar Bizlere bildirilen KIYAMET tâbir
edilen Dönemdir. Şu an Planetimiz bu kaosun içindedir. 19.
Yeni Çağ : Burada alışılagelmiş Dönemlerin dışına
taşılarak, Bilinmeyene Ulaşma - Çalışma - Araştırma - İdrake
varma Dönemi devreye girecektir. İki asırlık Kozmik Çağ bu dönemi
yaşayacaktır. 20.
Altın Çağ : 23. Yüzyıldan sonra 7 Asırlık bir Dönemin
yaşamını kapsar. Burada Birlik - Bütünlük Bilinci doğrultusunda,
Evrensel Şuurun ve Birleşiminin direkt İdrakine varılarak,
Planetimizde henüz anlaşılamayan fakat tanıtmaya çalıştığımız
bir Mekanizmanın - Sistemin - Tanrısal Düzenin -Realitenin Varlığına
tanık olunacak ve Bilinmeyenlere Bilinçli olarak kanat açılacaktır. 21.
Işık Çağı : Altın Çağ'dan sonra başlayacak
olan Çağa, Işık Çağı denilmektedir. Bu 30. Yüzyıldan sonra
devreye girecek bir Çağdır ki burada direkt Tanrı'nın Düzeni devrededir. Merkezi
Güneşler Birliği - Evrensel
Nizam Konseyi
- Birleşik
Nizam Konseyi,
üçlü olarak
müşterek
çalışma
yapan Evrensel
bir kadrodur.
Buna Rahman Boyutu yani Sistem denir. Bu boyuta direkt Tanrı'nın yansıma
Mekanizması olan Alfa Kanalı bağlıdır. Ve bugüne kadar Planetimize
hediye edilen tüm Kutsal Kitaplar yani ( Tevrat - Zebur - İncil -
Kuran ) bu Kanaldan Planetimize indirilmiştir. Bu Kitaplar İnsanı eğitici, Yetiştirici,
Bilinçlendirici ve Bütünleştirici Kutsal Kitaplardır. Bilgi Kitabı
da aynı Kanaldan yazdırılmış olmasına rağmen, tapılacak bir
Kitap değildir. O, Planetimize tüm sırları ve Hakikatleri açan, İnsanlığa
bugüne kadar yürüdüğü yolların nedenini açıklayan bir Rehber
Kitaptır. Bilgi Kitabı aynı zamanda bugüne kadar bilinen tüm Kutsal
Kitapların frekanslarını da bünyesinde toplayan bir Hakikat ve Birleşim
Kitabıdır. Bu Kitap Planetimizin halen bilmediği ve ( Işık
- Foton - Siklon ) tekniği denilen değişik bir Teknik ile yazdırılmıştır.
Bu tekniğe göre zaman enerjisi harf frekanslarına yüklenmektedir. Bu
neden ile Kitabı okuduğunuz zaman anlarsınız ve kendinize göre bir
Bilgi edinirsiniz. Sonra hafızalardan silinir. Ancak kaba Bilgisi kalır.
Diğer Kutsal Kitapları ezberleyebilirsiniz. Ancak bu Kitabın bir
sayfasını bile ezberleyemezsiniz. Çünkü zaman enerjisine bağlı
olduğu için, zaman kaymakta ve Bilgiler de hafızadan kaymaktadır. Bu
Özel bir tekniktir. Bize bu Kitabın 19 Asırlık bir hükmü olduğu
söylenmiş ve yarınların Tek Kitabı olarak tanıtılarak yazdırılmıştır.
Bilgi Kitabına bu son Çağın Kozmik Kitabı da denilmektedir. Ve bu
Kitabın kendine özgü değişik fonksiyonları da okundukça devreye
girmektedir. Bu Kitabı okuyanlar direkt Birleşik İnsanlık
Realitesinin Merkezi Sistemine bağlanır ve mikro arşivlerde bulunan
Evrensel dosyalarınızın açılmasını sağlar. Realite bu yol ile
Bireyleri tanır. Ve herkesin ihtiyacına göre teker teker onları yetiştirir.
Ve kapasitelerine göre görev taksimi yapar. Bu neden ile bizlerden bu
kitabın fasiküllerinin en ücra yerlere kadar dağıtılması istenmiştir.
Ve 30 yıldan beri fasiküller ile tüm dünyanın
değişik kesimleri tanışmıştır ve tanışmaktadır. Bilgi Kitabını
devamlı okuduğunuz taktirde, kazandığınız Bilinç nisbetinde içindeki
Bilgilere değişik yorumlar getirerek, bir sayfanın içinden en az 10
mesaj çıkartabilirsiniz ve o zamana kadar göremediğiniz Bilgileri
zaman süreçlerinde görürsünüz. 1996 yılında Bilgi Kitabı adı ile basılan bu
Kitabın, Planetimizde aynı görüşü paylaşan dostlara ulaştırılması
istenmiştir. Ve onların Bilgileri ile de birleşerek müşterek birşeyler
yapmak ve Birleşmek Bizlerin ve Evrensel Dostlarımızın tek
arzusudur. Bizlere verilen bilgiye göre bu Kitap 7.000.000.000 İnsan
Bilincine göre hazırlanmış bir Kitaptır. Ve herkes tüm sorularının
cevaplarını bu Kitabı derinlemesine okuduğu zaman almaktadır. Şayet siz bir görevli iseniz, sizin gen programınızdaki
şifre ile Kitabın içinde bulunan milyonlarca gizli şifre içinden
size ait olan şifre birleşir ise direkt bağlantı kurulur ve siz
Sistem ile bağlantıyı kendi kendinize yaparsınız. Önce açılan
kanalınız sizi yetiştirici bir görevi üstlenir daha sonra hakiki görevinize
atanırsınız. Kitabın özelliği budur. 22.
Uyanış Çağı : Bu, yaşamış
olduğumuz Geçiş Boyutu ve bugüne kadar Bizlere bildirilen KIYAMET tâbir
edilen Dönemdir. Şu an Planetimiz bu kaosun içindedir. Kozmik
akımları
direkt kendi
Bilinçleri
ile çekemeyen
insanlar, Bilgi
Kitabı yolu
ile uyandırılmaktadır. Ve bu Sistem direkt Kozmozun
programıdır. Ve dünyamız 10. Boyuttan verilen ve Evrim enerjileri taşıyan
Kozmik tesirler ile 1960 yılından beri hazırlanmaktadır. Bu şekilde
Planetimizde birçok birleştirici Kozmik Odaklar devreye alınmıştır.
Ancak artık şimdi Birleşme zamanı gelmiştir. Her güneş sistemi kendi boyutunun Evrimini
yapmak ile mükelleftir. Bizim Evrim ve Çıkış Boyutumuz SATÜRN'dür.
Omega'ya buradan geçilir. 6. Boyut Nirvana Ölümsüzlük Boyutudur. 7.
Boyut İnsanlığın son Evrim sınırıdır ve burası Satürn'dür.
Yani buraya ulaşabilmiş İnsan Bilinci, Hakiki İnsan olarak Ruhsal
Enerjisine sahip çıkar ve Omega'dan çıkış hakkı kazanır. Bilgi Kitabı sizleri bu Evrensel Boyutların
frekanslarına tedrici alıştırarak bu Boyutlara rahatlıkla
girebilmenizi sağlayacak yegane kitaptır. Bu son geçiş programında
İnsanlığın kurtuluşu için Planetimize 3 Kozmik Çağ tanınmıştır
( her Kozmik Çağ 1 Asırdır ). 1900 yılından itibaren çok hızlı
bir Evrim programına alınan Planetimiz, ilk Kozmik Çağını 2000 yılında
tamamlamaktadır. Bu 20. Yüzyıldır. 21. ve 22. yüzyıllar Dünyamızın değişik
imtihan yılları olacaktır. 23.Yüzyılda arzu edilen ALTIN ÇAĞ'ın
hakiki temeli atılacaktır. 30.Yüzyıla kadar Altın Çağ Her güneş sistemi kendi boyutunun Evrimini
yapmak ile mükelleftir. Bizim Evrim ve Çıkış Boyutumuz SATÜRN'dür.
Omega'ya buradan geçilir. 6. Boyut Nirvana Ölümsüzlük Boyutudur. 7.
Boyut İnsanlığın son Evrim sınırıdır ve burası Satürn'dür.
Yani buraya ulaşabilmiş İnsan Bilinci, Hakiki İnsan olarak Ruhsal
Enerjisine sahip çıkar ve Omega'dan çıkış hakkı kazanır. Bilgi Kitabı sizleri bu Evrensel Boyutların
frekanslarına tedrici alıştırarak bu Boyutlara rahatlıkla
girebilmenizi sağlayacak yegane kitaptır. Bu son geçiş programında
İnsanlığın kurtuluşu için Planetimize 3 Kozmik Çağ tanınmıştır
( her Kozmik Çağ 1 Asırdır ). 1900 yılından itibaren çok hızlı
bir Evrim programına alınan Planetimiz, ilk Kozmik Çağını 2000 yılında
tamamlamaktadır. Bu 20. Yüzyıldır. 21. ve 22. yüzyıllar Dünyamızın değişik
imtihan yılları olacaktır. 23.Yüzyılda arzu edilen ALTIN ÇAĞ'ın
hakiki temeli atılacaktır. 30.Yüzyıla kadar Altın Çağ kurulacak
ve Birleşik İnsanlık Realitesi bu tarihten sonra görevini
tamamlayarak platformdan çekilecektir. Bilgi Kitabı direkt RABBİN
Kitabıdır. Bu neden ile ALFA Kanalından yazdırılmıştır. Birleşik İnsanlık Realitesi Bilgi Kitabını
30. Yüzyılda ( Hakiki Kaynağına ), yani RABSAL Düzene
devredecektir. Rabsal Düzen de bu Kitabı 9 Asır daha zaman enerjisini
çekme gerekçesi ile kullanacaktır. Bu Dönemden sonra Kitaplar Dönemi
kapanarak arşive alınacaktır.Bundan sonra daha değişik Teknolojiler
devreye girecektir. Burada Sizlere Bilgi Kitabı'nın kısa bir tarihçesini
açıkladık. Ancak bu Kitabın Kaynağından indirildiği Zamandan
beri, kendine özgü değişik Çalışma Nizamları da vardır. Şimdi
size biraz da ALFA Kanalından bahsetmek isteriz. 1.
ALFA Kanalı Direkt Rabbin yani Allah'ın Kanalıdır.
Ve bu kanal Sabit değişmez bir Kanaldır.Ancak Dünyamızın 23 derece
ekseni etrafında dönüşü nedeni bu kanal Kuzeye doğru kaymaktadır.
Bugün tüm Planetimizin Kozmik Tesirler ile uyandırılma projesi 6000
yıllık bir programın son tatbikatıdır. 2.
Birinci 2000 yıl, Musa'dan önceki dönemdir. Bu dönemde
tüm planetimize bugün olduğu gibi Kozmik Tesirler ile Evrim akımları
verilmiştir. Bu akımları alanlar bir bir tesbit edilerek, ikinci
enkarnelerinde hepsi ( yakın plandan, İnsandan İnsana yansıma
programı gerekçesi ile ) Uzakşark'ta bir arada beden kazanmışlardır.
Bu program ile Planetimiz ilk defa direkt olarak Tanrısal Enerji ile tanışmıştır.
Bu program ilk 2000 yıllık dönemi kapsar ve buna Allahın Birinci Düzeni
denir. 3.
Musa'nın programına ise
Allah'ın İkinci Düzeni denir. O Dönemde Alfa Kanalının izdüşümü
Mısır'da piramitlerin ve Nil'in üzerine düştüğü için Musa Mısır'da
bedenlenmiştir. Musa görevi gereği direkt Realite Bilgilerini,
Tevrat'ta Kabala Bilgisi olarak toplumuna vermiştir. Bu ikinci 2000 yıllık program, İsa dönemine kadar sürmüştür.
4.
Bilindiği gibi Evrim yapacak bir Bilincin aşacağı
ilk basamak önce Sevgidir, sonra da Bilgidir. Bu neden ile İsa, önce
Sevgi programını alarak insanları tek Tanrı Bilincinde Birleştirmiştir,
İncil bu neden ile Sevgi frekansı taşımaktadır. Daha sonra da
Muhammet Kuran ile Bilgi vererek Dünya yaşam sistemini oluşturmuştur.
O dönemde Alfa Kanalı kuzeye kayarak KudüsALFA Kanalı Direkt Rabbin
yani Allah'ın Kanalıdır. Ve bu kanal Sabit değişmez bir Kanaldır.Ancak
Dünyamızın 23 derece ekseni etrafında dönüşü nedeni bu kanal
Kuzeye doğru kaymaktadır. Bugün tüm Planetimizin Kozmik Tesirler ile
uyandırılma projesi 6000 yıllık bir programın son tatbikatıdır. 5.
Birinci 2000 yıl, Musa'dan önceki dönemdir. Bu dönemde
tüm planetimize bugün olduğu gibi Kozmik Tesirler ile Evrim akımları
verilmiştir. Bu akımları alanlar bir bir tesbit edilerek, ikinci
enkarnelerinde hepsi ( yakın plandan, İnsandan İnsana yansıma
programı gerekçesi ile ) Uzakşark'ta bir arada beden kazanmışlardır.
Bu program ile Planetimiz ilk defa direkt olarak Tanrısal Enerji ile tanışmıştır.
Bu program ilk 2000 yıllık dönemi kapsar ve buna Allahın Birinci Düzeni
denir. 6.
Musa'nın programına ise
Allah'ın İkinci Düzeni denir. O Dönemde Alfa Kanalının izdüşümü
Mısır'da piramitlerin ve Nil'in üzerine düştüğü için Musa Mısır'da
bedenlenmiştir. Musa görevi gereği direkt Realite Bilgilerini,
Tevrat'ta Kabala Bilgisi olarak toplumuna vermiştir. Bu ikinci 2000 yıllık program, İsa dönemine kadar
sürmüştür. 7.
Bilindiği gibi Evrim yapacak bir Bilincin aşacağı
ilk basamak önce Sevgidir, sonra da Bilgidir. Bu neden ile İsa, önce
Sevgi programını alarak insanları tek Tanrı Bilincinde Birleştirmiştir,
İncil bu neden ile Sevgi frekansı taşımaktadır. Daha sonra da
Muhammet Kuran ile Bilgi vererek Dünya yaşam sistemini oluşturmuştur.
O dönemde Alfa Kanalı kuzeye kayarak Kudüs -Mekke ve Medine üzerinde
olduğu için İsa ve Muhammet programı Allah'ın üçüncü Düzeni
olarak devreye girmiştir. Muhammet Dönemi ile Kutsal Kitaplar ve Peygamberlik dönemi sona ermiştir.
Bundan
sonra İnsanlık 1500 sene kendi Kitapları ile baş başa bırakılarak
Hakikatlerin Kavranılması beklenilmiştir. 8.
Birinci 2000 yıl, Musa'dan önceki
dönemdir. Bu dönemde tüm planetimize bugün olduğu gibi Kozmik
Tesirler ile Evrim akımları verilmiştir. Bu akımları alanlar bir
bir tesbit edilerek, ikinci enkarnelerinde hepsi ( yakın plandan, İnsandan
İnsana yansıma programı gerekçesi ile ) Uzakşark'ta bir arada beden
kazanmışlardır. Bu program ile Planetimiz ilk defa direkt olarak Tanrısal Enerji ile tanışmıştır.
Bu program ilk 2000 yıllık dönemi kapsar ve buna Allahın Birinci Düzeni
denir. 9.
Musa'nın programına ise
Allah'ın İkinci Düzeni denir. O Dönemde Alfa Kanalının izdüşümü
Mısır'da piramitlerin ve Nil'in üzerine düştüğü için Musa Mısır'da
bedenlenmiştir. Musa görevi gereği direkt Realite Bilgilerini,
Tevrat'ta Kabala Bilgisi olarak toplumuna vermiştir. Bu ikinci 2000 yıllık program, İsa dönemine kadar
sürmüştür. 10.
Bilindiği gibi Evrim yapacak bir Bilincin aşacağı
ilk basamak önce Sevgidir, sonra da Bilgidir. Bu neden ile İsa, önce
Sevgi programını alarak insanları tek Tanrı Bilincinde Birleştirmiştir,
İncil bu neden ile Sevgi frekansı taşımaktadır. Daha sonra da
Muhammet Kuran ile Bilgi vererek Dünya yaşam sistemini oluşturmuştur.
O dönemde Alfa Kanalı kuzeye kayarak Kudüs -Mekke ve Medine üzerinde
olduğu için İsa ve Muhammet programı Allah'ın üçüncü Düzeni
olarak devreye girmiştir. Muhammet Dönemi ile Kutsal Kitaplar ve Peygamberlik dönemi sona ermiştir.
Bundan
sonra İnsanlık 1500 sene kendi Kitapları ile baş başa bırakılarak
Hakikatlerin Kavranılması beklenilmiştir. 11.
Şimdi 2000 yılında 6000 yıllık program bitmekte
ve insanlara herşey tüm açıklığı ile anlatılmaktadır. Şu an
Alfa Kanalı Anadolu Türkİye'sinin üstünde olduğu için Bilgi Kitabı
Türkiye'den devreye alınmıştır.Ve artık Bilgi Kitabı ile İnsanlığa
herşey çok açık bir şekilde anlatılarak yarınların Dünya
Devletinin Temelleri atılmaktadır. Ve bu Düzene de ALLAH'ın Dördüncü
Düzeni denilmektedir. Yine tekrarlayalım Alfa Giriş Omega çıkış
projesine göre hazırlanmış olan Bilgi Kitabına Kurtuluş Kitabı da
denilmektedir. Ancak asla tapılacak Kutsal bir Din Kitabı değildir. O
bir Rehber Kitaptır. 12.
Bu son çağın yoğun programının içinde Bunalan
İnsanlığa, Bilgi Kitabı bunalımlarının nedenini açıklayarak İnsanlığı
mantıklı bir Düşünceye çekmekte ve rahatlatmaktadır. Bizlerin Çalışmaları
bu yolda olduğu için sizlere herşeyi açıkladık. bu bir Birleşim
Programıdır. Altın
Çağ'ın bu hazırlık programında, insanlığa tutulan ışıkları görebilen
dostlarla el ele Gönül Bütünlüğü ve Barış ile müştereken bir
işbirliğine gidilmektedir. Bugüne kadar Altın Çağ'a yapılan yatırımlar,
artık tüm planetimizde filiz vermeye başlamıştır. Şu an Kurtuluş
ortamına hazırlanan dünyamız, imtihanını kendi kendine
vermektedir. Bu bir programdır. Anlayış, Sevgi, Hoşgörü, Makul
vicdan ve Güzelliklerle kurulması arzu edilen Altın Çağ, ileri yıllarda
planetimize Harpsiz, Çiçekli Mutlu yarınlar getirecektir. Bu görüşten
yola çıkarak el ele Işık Yolunda beraberce bir dünya halkası oluşturmak
en büyük dileğimizdir. Işık Yolunda buluşmak üzere tüm Sevgimiz sizleredir”. Evet,
birkaç dakikanızı boşa geçireceksiniz amma, Bilgi Kitâbı’nı da
öğrenmiş olacaksınız. Örgüt, kendini 23. asra göre
projelendiriyor ve şimdiden kolları sıvamış. Işık deyip duruyor.
Ne ki? Yani İllüminasyon, yani Lucifer, yani Eosferos yani Şeytan,
yani Kabbalah... Ne kadar Masonik-Yahudî örgütlenme varsa bu dünya
üzerinde hepsinin merkezinde ‘Işık-Güneş ve Aydınlık’ vardır.
Ben, sırf bu ibnelerin yüzünden ‘Aydınlık’ mefhumundan (ALLAH
afvetsin) nefret ediyorum ve ‘Zulmet’ kelimesine de bayılıyorum. İşte, buyurun Bilgi örgütü bu. Mütefekkir’in İ.G
diye bahsettiği İ. Güven de, hem emekli asker hem de Bilgi Örgütü’nün
eski üyesi sonra da ‘Dost Örgütü’nün kurucularından... Bu
Biligi’ciler, Beyti Dost, Mustafa Molla, Güzel Dost vs. gibi
kavramlar kullanıyorlar ve bu kavramların karşılıkları da oynak.
Yani, meselâ, ‘Beyti Dost’ (Beyt-i Dost: Dostun Evi) kimi zaman (sümme
hâşâ!) Hz. Peygamber’in ‘Alfa Boyutu’ndaki kod adı! Kimi zaman
da M. Kemal’in. Mustafa Molla da öyle... Her ikisi içun da kullanılıyor,
işlerine nasıl gelirse. Yine Dost Mewlana deyince de Mewlânâ Celâl
Ed Dîn hazretleri de akla geliyor, Allah Râsûlü de. İsâ (A.S) da,
Musa (A.S) da bu pisliklere âlet ediliyorlar. Gûya hepsi bu kahpe
medyuma ‘Uzay’dan bilgi gönderiyorlar. Bunlara ‘Spiritik
Odaklar’ deniyor işte. Kaltak da oturup bunları yazıyor, diğer
deyyuslar da bunları basıyorlar. Mütefekkir’in bahsettiği kaşar
da onların eski-yeni arkadaşı, aynı alçak soyu. Hepsi (ve kasden)
Yahudî-Siyonist ideolojinin değirmenine su taşıyan Kabbala müsveddeleri.
Sûret-i Haq’dan görünmeye çalışan bazıları da netice itibârıyla
aynı lâşeler merkezine kova kova irin taşıyorlar. Ve, akılalmaz mâlî
gelirleri var. Nereden geliyor? Bir kısmı zengin mürîdlerden, diğeri
kısmı ise muhtemelen örtülü ödenekten, psikolojik savaş departmanından
vs. Yani devletten!!! Devlet, İslâm olmasında isterse Beelzebul yani
Lâîn olsun, ben o Lâîn’e ve taifesine elimden gelen her türlü
yardımı yapacağım diyor. Zengin’in, züppenin, mankenin, hamam ve
şamar oğlanlarının, hadımağalarının, sapıkların, sosyete müslümanlarının,
çağdaş! gençliğin çok hoşuna gidiyor bu hikâyeler: Namaz yok,
niyaz yok, siyâset yok,
ideoloji yok, karı-erkek kucak kucağa, ekonomik sorun da yok, oooh ne
âlâ; Gönül dostunun, zannedersem Fazıl Aslantürk gönüldaşa
atfen, söylediği bir lâf var: Nefs hem mollalık ister hem hovardalık!
Müdhiş bir tarif. Midesi, tenâsül uzvu ve cebi mutmain olmuş kişiler,
mânevî ihtiyaçlarını da bu tür hovardahânelerde tatmin ediyorlar
ve huzura eriyorlar. Bunlar, meyhânede Şeri’at konuşuyorlar,
yatakta cimâ hâlinde iken, Hz. İysâ’nın nasıl doğmuş olabileceğine
ilişkin tıbbî mekanizmaları tartışıyorlar, orgazm hâlinde
evrimin Âdem (A.S)dan sonra mı evvel mi olduğu konusunda fikir teâtisinde
bulunuyorlar... Ne güzel değil mi? Mes’ûliyyet yok, ağzından çıkanı
kulağının duyması ihtiyacı yok, hesab soran yok. Aksine, aman ne
iyi, kimse memlekette dönen binbir dolabı düşünmesin, düzüşsün,
yeni ve modern ilâhlar edinsinler, Lucifer’in testislerinde dolaşsınlar
amma sakın ola ki, İSLÂM’ın, Şeri’atın çizgisine gelmesinler.
YNÖ’sünden Hıyânet-Cinâyet İşleri Bşk.lığı’na,
Nacar’dan Beyaz’a, AHC’dan Bayraktar’a kadar ne kadar çevre
varsa hepsinin tek korkusu bu! Vampir’in sâlibden ürpermesi gibi bu
vampirler de İSLÂM’dan o kadar tırsıyorlar. O nedenle, Anadolu İslâm
İnqilâbı’nın öncü gücü İBDA ve Mütefekkir’e nefretle bakıyorlar.
UFO’lar, Altın Çağ zırvaları, 10. Boyut bok yemeleri ve daha
neler neler, siyonist devletin bayıldığı işler ve destekliyor
hepsini. Şimdi, bu Bilgiciler kendilerinin deyişiyle 50 senedir örgütlüler.
Yani demek ki, 1950’lerden beri bunlar faal, icraat yapıyorlar, kitab
basıp satıyorlar, propaganda yapıyorlar ve devletle kolkolalar. DGM
savcılarının gözleri önünde oluyor bunlar. Niye hiçbiri tutuklanmıyor
veya hakkında dava açılmıyor, ve yahut, açılan davalar hiçbir işe
yaramıyor? Onun faaliyeti ‘yasadışı örgüt’ faaliyetleri arasına
girmiyor mu? Bal gibi giriyor hattâ normalde ‘İrticâ’dan yargılanmaları
gerekiyor zira adamlar Federasyon’dan, Baş Nizâm’dan vs.
bahsediyorlar. Yani, heriflerin devleti hazır, federe olmuşlar bile ve
Anadolu Türkiye’sinde de örgütlüyüz diyorlar. Adresleri belli.
Gidemezler, kendi koltuğunun altında oturttuğu örgütü tasfiye eder
mi hiç devlet? Etmez tabiî ki! Bir de bu örgütlerin yalakalık düzeyi
çok yüksektir; çarşaf çarşaf M. Kemal posteri basıp yayınlarlar,
M. Kemal rozeti dağıtırlar ve onun peygamber, mehdî, uzay
federasyonu üyesi veya yüce ruh olduğunu söylerler. Mâlûm Türkiye’de
bir şey yapmak istiyorsan evvelâ, M.Kemal’e imân edeceksin: Tanıklık
ederim ki, M. Kemal’den başka ilâh yoktur diyeceksin. Telegram’da bazı simâlar var; Ç.E
kim ola ki? Müzik otoriteleri tarafından dünyanın
en kötü şarkıcısı olarak tanımlanıyor. Peki nasıl oluyor da ünleniyor?
Aynı yoldan; koluna bir yahudî (Yidel) takıyor, arkasına İ.G isimli
ilâhı (güzeller güzelini) alıyor, gittiği her yerde M. Kemal’den
bahsedip kutsuyor ve onun adını duyunca esriyor, uyuşuyor. Ayrıca, çeşitli sivil! güçlerle
askerî çevreler arasında ‘haber’ taşıyor. Yani muhbirlik yapıyor.
Çelik Erişçi ile alâkalı ilginç
bir bilgi daha verelim: Merkezi İzrael’de bulunan ‘Elina Electronic
Engineering Ltd.’ şirketinin sahibi Yasef Arie’nin de yakın dostu
ve iş ortağı. Bu Yasef de, İzrael devletinin dış ülkelerde aldığı
ihâlelerde pay sahibi oluyor. Türkiye’de de acep bu nev’î işlere
bulaşmış mı? Bence (b)ulaşmış. Ne güzel değil mi? Sanatkâr-kemalist-dost
tarikatçısı Çelik’in bir meziyetini daha öğreniyoruz: yahudîler’le
iktisadî irtibat. Hattâ, ihâle tâkibciliği... Bu arada Çelik sık
sık barbekü partileri verip, dostlarına İzrael’in ne kadar mühim
bir güç olduğunu anlatıyormuş. Bunu da, o partilere katılan ve Çelik’le
fingirdeyen bir kahpe yayıyormuş sağa sola... İşte modern sanatkâr
dediğin böyle olmalı, tarikatı da, ticârî-siyâsî ilişkileri de
modern... Çağdaş Türkiye’nin en çağdaş ve ilerici sanatkârını
kutluyoruz... Bana arkadaşını söyle, sana kim
olduğunu söyleyeyim diye bir veciz söz vardır... Çelik’in arkadaşlarından
ve berâber müzik grubu kurduğu kişilerden biri yahudî kızı İzel
Çeliköz ve asıl ismi de Yidel Çeliköz. Yidel ne mene bir kelimedir?
Yid-El: Yuda-El’den mülhem. İlâh’ın Yuda’sı mânâsına. Batı
lisanlarına ise Yudith, Judith, Judeeth olarak geçmiş. İzel de şarkıcı
ve san’atını tenini göstererek pekiştiriyor. Yani, kötü bir
sanatçı... eski partneri Çelik gibi. Diğer şerik Ercan Saatçi. O da diğer
ikisi gibi dünya şarkıcılar klasmanında son 3’e aday. Bunun yanısıra
yahudîlerin gazetesi (Türkiye’nin en çok küfredilen gazetesi) Hürriyet’te
köşesi var, orada futbol yazıyor. Nasıl gelmiş oraya? Eh, tabiî
ki, Ertuğrul Özkök’ün damadı olursanız gelirsiniz... Güzeller güzeli Çelik’in hikâyesi böyle... Başka? Bir
N. T var, profesör. Kim o? Prof.
Dr. Nevzat Tarhan beyefendi!... Kulelî
Askerî Lisesi’ni 1969’da, İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni
75’de bitiriyor. GATA’da psikiyatri ihtisası yapıyor.
GATA-Haydarpaşa Hastahânesi’inde psikiyatri kliniğinin direktörlüğünü
yapıyor. Van 100. Yıl Üniversitesi’nde de görev ifâ ediyor.
1990’da doçent, 93’de albay, 96’da profesör oluyor. 3 sene Adlî
Tıp kurumunda çalışıyor. 99’da emekli oluyor ve S-TV’de program
yapıyor. 91
senesinde Hollanda’da ‘Destructive Drives and Impulse
Control---Tahribkâr sürükle(n)meler ve sevk kontrolü’
sempozyumunda ‘En iyi araştırma’ ödülü alıyor. Hâlen,
‘Memory Centers of America’ Nöropsikiyatri merkezi Türkiye direktörlüğünü
yürütüyor. Yani
adam ‘Sevk-kontrol-sürükleme’ işlerine oldum olası meraklı ve
‘Uluslararası!!!’ ajan kurumlarının da Türkiye temsilcisi. Nedir
bu, ‘Memory Centers of America’ yani ‘Amerika Hafıza
Merkezleri’. Asıl
adı ‘Leeza Gibbons’ (Lizabeth Gibbons) Memory Centers’ olan bir
teşkilât. Yahudîliğe ve siyonizm ideolojisine hizmet veren
‘bilimsel’ kurumlardan biri. Hafıza ve ileri-düşünce
(forward-thinking) üzerine araştırmalar yapıyor. Mr. Nevzat da bu örgütün
Türkiye şubesinin direktörü yani ajanı. Örgütün merkezinin
Florida-Miami olduğunu hatırlatalım. Bu Florida ne mühim bir yermiş!.. Başka? Asker-eczâcı
HHI (Hüseyin Hilmi Işık) var (Işık’sız olmuyor anlaşılan) Işıkçılar’ın
kurucusu, damadı ve Türkiye pavyonunun sahibi eşekçi nâm zoofil E.Ö
(Enver Ören) var (oğlu ABD’de keriz Müslümanlar’ın parasını
yemekle meşgul), M.A (Mehmet Ağar: DYP genel başkanı, işkenceci,
uyuşturucu kaçakçısı, adâlet ve içişleri eski bakanı, Elazığ
milletvekili, İzrael ajanı ve belki de müstaqbel başbakan), İ.E var
(Bunun kim olduğunu bilmiyorum, gönüldaşlar ilgilenirlerse memnun
olurum), benzetme olarak K.P isimli aktör var (Kenan Pars: Ermenî asıllı
ünlü aktörümüz, ben onu çok beğenirim). Şu âna kadar okuduğum
bölümlerdeki karakterler bunlar. Mütefekkirin
değindiği bir kavram var: Limbic
Lob (Lobus Lymbicus): Beyinde
bulunan ve faaliyeti henüz tam olarak belirlenememiş olan bir bölüm.
Amygdala (Bâdem), Fornix (Kamara, Apsis), Hippocampus (Deniz atı),
Gyrus Cinguli Anterior (Ön Kemersi Çevrem), Gyrus Cingıli Posterior
(Ard Kemersi Çevrem) isimli yapılardan müteşekkildir. İşlevi Limbik
Sistem’deki Nöron Şebekesi’nin Enformasyon süreçlerinin İşlevi: Limbik
Sistem’in temel fonksiyonunun genel olarak ‘Emosyonel’ (Heyecan,
coşku, yüksek duygular vs) olduğu sanılıyor. Fakat kaynak net
olarak bilinmiyor. Limbik Sistem’deki Nöron Şebekeleri’nin heyecanı
ürettiği tahmin ediliyor. Hissî
Tanıma ve Epizodik (Hadisevî) Hafiza Teşkil etme işlevi: Hippocampus
adlı oluşumun (Hippocampal Formation) mekânî tanıma ve rotalandırmada
rol oynadığı düşünülüyor. Sözlü
olmayan (Non-Verbal) iletişimlerin Nöral İşlevleri: Hissî
iletişim, hareketler, sayısız bedenî form ifâdeleri, sözlü iletişimimizden
çok daha fazla rol oynamaktadır hayatımızda. Fakat, sözlü olmayan
bilginin, iletişime nasıl aktarıldığı konusu hâlâ karanlıktır.
Çözüme kavuştuğu takdirde, özellikle Otistler’in ve
Shizofrenler’in (Şizofren) iletişim tarzı da anlaşılabilecektir. Tevalî
Öğrenme’nin ve Tanıma’nın Nöral İşlevi, Ard Kemersi Çevrim’deki Nöronal hususiyyetlerin
his, hareket, heyecan ve öğrenme üzerine etkileri: Bu işi PCCx adı
verilen nöronlar yürütmektedir. Limbik
Sistem’e aid bazı oluşumların NMRI (Nuclear Magnetic Resonance
Imaging) görüntüleri aşağıda verilmiştir.
Vesselâm... |